Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

Avrupa Parlamentosu Dersim Konferansı konuşması-Ayfer Ber

Saygı Değer Milletvekilleri, Değerli Konuklar, Kıymetli Basın Mensupları, Dostlar

Hepinizi Dersim Soykırım Karşıtı Derneği Adına  Saygıyla Selamlıyorum..

 

İnsanlık tarihi henüz hak, hukuk, adalet, eşitlik vb. insan hakları gibi kavramları bilmezken,tanımazken Sömürgecilik çağında Asya ve Afrika’da büyük kırımların yaşandığını irili ufaklı bir çok medeniyetin bu soykırımlardan ötürü yok edildiğini hepimiz tarih sayfalarında okumuş öğrenmiş hatta yakın tarihe kadar bir kaçımızda bunları bizzat görmüş ve yaşamış bulunmaktayız.

Birinci dünya savaşı öncesi ve sonrası hatta esnasında bir çok katliam yapılmış katliamların üstü örtünmüştür.Osmanlı nın son dönemlerinde Abdülhamid ile birlikte Ermenilere karşı 1915 yılında büyük bir soykırım yapılmış ve birmilyonun üzerinde Ermeni katledilmiş,geriye kalanıda yerinden yurdundan edinerek sürgüne yollanmıştır.

2. Dünya savaşı öncesinde ve sonrasında 1937-38 de Dersim halkı etnik köken ve inancından ötürü 1933-1948 yılları arasında ise yine hepinizin bildiği gibi Almanya’da Yahudiler soykırımdan geçirilmişlerdir. Dersim katliamı ve Yahudi katliamı aslında büyük benzerlikler arzetmektedir,insanlığa karşı Gaz kullanımı her iki katliamda da kullanılmış ve topyekün bir imha amaçlanmıştır.

-Son 30 yılda Kürdistan,Ruanda,Bosna Hersek gibi ülkelerde savaşlar ve katliamlar yaşandı ve yaşamaya devam ediliyor.

 1915‘ te 1 milyon Ermeni , 1921 Koçğiride binlerce Kürt Kızılbaş, 1925 Şeyh Said, 1927 Zilan’da sadece 15 bin Kürt katledilmiştir, 1937-38 Dersim,daha sonra sırasıyla MARAŞ,SİVAS,GAZİ VE CEZAEVLERİ en sonda Uludere katliamıyla Türkiye   tarihte  katliamlarıyla öne çıkan ülkelerin başından gelmektedir.

Tarihsel anlamda yapılan soykırım ve katliamlara baktığımızda hepsinin -tıpa tıp aynı olmasada- benzerlikler taşıdığı görülmektedir. Dersimde‘ de yaşanılan planlı proğramlı bir soykırımdı. Dersim halkı devlete savaş açmamış,eline silah alarak isyana kalkmamış,yıllarca kendi dilinde ve kültüründe, inancıyla yaşamasını bilmiş kendisini şöyle veya böyle korumasını başarmış bir halktı.Osmanlıdan Cumhuriyete kadar Dersim’e yüzlerce sefer denenmiş fakat hiç birinde başarılı olunamamıştır,yani Dersim islah edilememiştir, en sonunda da Dersim kanunu adı altında özel yasalar çıkarılarak Dersim‘de dünya tarihinde eşine ender rastlanan bir soykırım tasarlanarak planlanarak yapılmıştı.Tutuklananlar hukuk dışı işlemlerle idam edildiler.HEMEN Gerekçe HAZIR.. ONLAR isyan ettiler.Devlet isyanı bastırmaya gitti.Türk ceza kanunu kendi hak ve hukukunu çiğneyerek Dersim liderlerinin aslımasını asılanların ise birbirini görmemesini talep ediyordu.

Bir gece vakti 70 yaşının üzerinde olan Seyit Rıza‘nın yaşı küçültülerek,17 yaşında olan oğlununda yaşı büyütülerek 7 arkadaşıyla birlikte Elazığ Buğday meydanında idam edilirler.Operasyon sonrası dağbaşlarında,mağaralarda fare zehiriyle katledilmiş ,yolboylarında,dere kenarlarında katledilmiş onbinlerce insana ulaşılır.Onbinlerce insanımızı  yaşlı ,kadın ,çoluk-cocuk demeden önlerine gelen herkes kıyımdan geçirildi,kurşuna dizildi,diri diri yakıldı.Köyler dağlar bombalandı.Dersim‘in dereleri mevsimler boyu kan aktı.Kefensiz gidenlerin ölü bedenlerini taşıyamaz oldu Munzur.Ölenler öldü.Ya kalanlar birbirinden kopartılarak sürgüne yollandılar.Çocuklar ailelerinden alınarak evlatlık  veya yatılı okullarına verilerek  asimile edildiler.

Bu anlamıyla bizler ULUSLARARASI ARENADA DERSIM 37-38 in Soykırım Olarak tanınmasını talep etmekteyiz.

Dersimin KİTLESEL İMHA  fermanı 4 mayıs 1937 de Cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulu toplantısında dönemin tek partisi tarafında,ne yazık ki  buğünde genel başkanının Tuncelili olduğu CHP tarafından verildi.Soykırımdan sonra bir eser bırakılmaması için bütün il,ilçe,köylerin isimleri Kürtçeden Türkçeye çevrildi.Soykırımı gerçekleştirenlerin ismini okullara,hastanelere,cadde ve sokaklara verildi.

 

Dersim’de yapılan vahşeti bizlere hatırlatan katliamcıların ve uygulayan tüm izlerin sonradan sokaklara, yollara ,okullara takılan adların değiştirilmesini, bir an önce Dersimin,ilçe ve köy isimlerinin iade edilmesini talep ediyoruz.

DEGERLI DOSTLAR....

Devletin,Soykırım kurbanlarından gereğine kuralına göre özür dilemesi gerekir. „Literatürde yeri varsa Dersim halkından özür diliyorum“ diyen Başbakan Erdoğan‘ın özrün gereklerini yerine getirmesi gerekir.Başbakan‘ın bu söylemi veya soykırımı kabul edişi önemlidir,bununda geregini yerine getirmesini bekliyoruz, Tıpkı Willy Brand‘ın özür dileyişi gibi.....Dersime gidilmeli orda devlet akranları ile birlikte Dersim ve Kürt halkından özür dilenmelidir. Son 2 yıldır devletin nezninde soykırım bir anlamda kabul görülsede, titizlikle gözden geçirilmiş arşivler açılmaya çalışılmakta bunlar dışındaki Adalet bakanlığı ve diğer bakanlıklardaki arşivlerin su basması sonucu yok olması SİZCEDE DÜŞÜNDÜRÜCÜ DEĞİLMİDİR........

 

Saygı Değer Misafirler

-Devletin SOYKIRIM mağdurlarına vermek istediği tazminata Dersim halkının ihtiyacı yoktur.Dersim‘de katledilen 100 bine yakın halkımızın kanı asla parayla satın alınmayacaktır.Dersim 1937-38 de yaşanılanlar dünya tarihinde eşine ender rastlanacak bir soykırımdı.1937 Mayısında başlayıp 1938 kış aylarında son bulan Dersimdeki katliam 100 bine yakın insanı tesiri altına almış,savaşın getirdiği maddi ve manevi kayıplar milyarlarla ifade edilmektedir.

 

 Saygı Değer Misafirler,

Tarihin ilerici nüanslarını buğünlere taşıyan Dersim halkı nerede yaşarsa yaşasın bu ilerici nüanslara sahip çıkmalı çıkmalıyız.

 

-Bunun için Barajlara gömülen Munzurumuzun özgür akması. yapılmak istenen barajların derhal durdurulması gerekir...Yıllardır Kürdistan‘da yapılan tüm katliamlarla devletin yüzleşmesi ,savaşa son vermesi,Operasyonların son bulması gerekir.

Saygı Değer Misafirler

Dersim 37-38 Soykırımın derin acılarını yaşamış bir toplumun bireyleri olarak ,tarihiyle yüzleşmekten kaçınan hatta yanaşmayan Türkiye, hala bu soykırımı sıradan bir isyanın sonucu olarak kamuoyuna anlatmaya çalışmaktadır. Yaşadığımız bu acıların evlatları olarak davanın Uluslar arası mahkemelere gitmesi, Avrupa ve dünya kamuoyu nezninde güncelleşerek bir daha bu katliam ve soykırımların bir ölçüde de Sivasların,Maraşların,Roboskilerin,Gazi ve Cezaevi katliamlarının yaşanılmaması için Türk devletinin Dersim halkına,Kürt ve Alevi halkına hesap vermesi ve gerçek anlamda tarihiyle yüzleşmesi gerekiyor.

 -Devletin tüm arşivlerinin açılması,Türkiye ve dünya kamuoyuna deklere edilmesi gerek.

-Seyit Rıza ve arkadaşlarının mezar yerlerinin açıklanması,- Dersim‘de soykırım anıtının veya mezarlarının yapılması,-Kaç kişinin nereye sürüldüğü,-Kaç kişinin evlatlık verildiği,

-kaç kişinin beslenme olarak nereye kimlere verildiğini açıklanması gerekir...

Derğerli Dostlar

Dersim Yeniden İnşa Cemiyeti,Demokratik Alevi Federasyonu,Yekkom,Kurmeşlıler derneği,Avrupa Parlamentosu sol ve Yeşiller partisiile birlikte çeşitli demokratik kitle örğütlerinin desteğiyle ve siz değerli halkımızın katkılarıyla buğüne kadar Uluslararası 4 önemli konferans örğütleyerek değerli çalışmalar yürüttük.Üçü Avrupa Parlamentosunda ve biride Berlin Eyalet Parlamentosunda düzenlediğimiz konferanslara  kendi dallarında uzman bir çok,Milletvekili, aydın,siyasetçi,gazeteci,Avukat, Tarihçi,Bilimadamı ve çeşitli Demokratik Kitle örgütleri temsilcilerini katarak Dersimde yaşanan soykırımı uluslararası platformlara taşımak istedik.Bugünkü Konferansta bunun bir parçası ve devamıdır. 

Bu Konferanslara karşı Türkiye Cumhuriyeti sessiz mi kaldı?  Hayır onlarda bu konferanslara karşı yer yer girişimlerde bulunarak katılımcıları hedef alıcı açıklamaları oldu.Avrupa‘da Düzenlenen konferanslarımıza katılan katılımcılardan sayın Nuray Merti hedef alan Başbakanın tehditvari söylemleri gündemi uzun zaman meşgul etmiş,devletin Dersim Politikasının derinliğini gözler önüne sermiştir.

Değerli Dostlar

İnsanlığın gelecekte barış ve huzur içerisinde yaşamaları için bu tarihi haksızlıkların ortadan kaldırılması,haksızlıklara uğrayan halkların mağduriyetlerinin giderilmesi gerekir.Bu vesileyle biz Dersimlileri,Kürtleri,Alevileri büyük görev ve sorumluluklar beklemekte.Tarihi Dersim davasını Uluslar arası mahkemelere götürmeye kararlıyız.Geçen sene yapmış olduğumuz imza kampanyası sonrası 10 bin imza toplayarak 36 ülkenin parlamentosuna sunduk.Almanya ve İsveçten olumlu cevaplar aldık.

Türkiye'nin uluslararası ceza mahkemesi yetkisini çok uzun zamandır tanımadığını bilmekteyiz, bu konuda özellikle 2008 yılında dönemin Genelkurmay Başkanlığının ve savunma bakanlığının görüşü ile hükümetin hareket ettiği de gündeme geldi. Nedeni ise küçük veya büyük çapta çatışmaların sürdüğü noktada olası savaş suçları ya da olası işlenebilecek insanlığa karşı suçlarda hem başbakanı hem de bürokratlarını sorumluluktan kurtarmaktı. Keza neden haklılardı çünkü tüm dünyanın gözü önünde roboskide(Uludere) hükümet ve bürokratları insanlığa karşı bir suç işlediler.

Uluslarassı ceza mahkemesine başvurumuz yalnız 37-38 'e dair işlenmiş katliamlar değildir.Uluslararası ceza mahkemesinin yargı yetkisini kazandığı 2002 yılından itibaren Cumhuriyet rejiminin sürdürdüğü politikanın anadil,inanç üzerinde sürdürdüğü yasak ile  inançın kutsal mekanı olan doğa üzerinde gerçekleştirdiği barajlar, mayınlamalar,orman yakmalarla ile dersim halkına fiziki soykırım sonrasında kültürel soykırımın ettirilmiş olmasındandır.

Avrupalı siyasi grupların da bir insanlık suçu olarak kabul etmesi gerektiği  hem ülke hem de uluslararası hukukta kendilerini bağlayan böyle bir gerçeklikte Avrupa Konseyi üyesi, AB adayı bir ülkenin halkına yaşattığı bu asimilasyon ve soykırım politikalarına sessiz kalışında kedilerinide bu noktada bir nevi suça ortak olma sorumluluğu altına aldığını belirtmek gerek, tarihsel anlamda yapılan bu haksızlıklara karşı sessiz durmanında bu suçları onaylamak anlamıyla eşdeğer olduğunu belirtmeliyiz.Çünkü bizler tek mahkemeye başvurmayı amaçlamıyoruz, insanlığa karşı suçun devam ettiği bir sürece türk hükümetinin kayıtsızlığının sonlandırılması için kendisini bağlayan her türlü hukuki ve siyasi yapıya uygun hareket etmesi açısından ilgili avrupa devletlerini,parlamentoyu ve konseyi harekete geçmesini istiyoruz. Her kaybedilen zaman suça ortak olmakla beraber yeni suçların ve katliamların yaşanmasınada neden olmaktadır.

Dersimde halen devam eden kültürel soykırım olgusu nedeniyle bugünkü türk devlet yönetcilerinin sorumluluğunu ve devam tekleştirme politikaların sonlandırılması için  Laheydeki uluslararası ceza mahkemesine ve Birleşmişmilletler insan hakları komitesinin gündemine taşıyacağız

Bu süreçte Dersim davasına doğru giderken Avrupanında sorumluluğunda olan böyle bir konuda duyarlılığını ve desteğiini beklemekteyiz.Türkiyenin geçmişiyle yüzleşmesi için insan hak ve hukukunun İnsanhakları evrensel değerler seviyesine getirmesi noktasında özellikle Avrupa Parlamentosunun da burada  önemli bir rolünün olacağını düşünüyoruz.

Bugün Avrupa Parlamentosunda 4. Konferansımızı yapmamıza yardımcı olan    bizlere bu olanakları sunan ve konferanslarımıza ev sahipliği yapan sol ve yeşiller partisine şükranlarımızı sunarken, Avrupa Parlamentosununda  sadece konferanslarla değil halen devam eden soykırımı önlemek için çalışmalarımıza daha fazla destek sunmalarını TC Hükümetinin kendi tarihiyle yüzleşmesi ,insanlık suçlarının bir daha işlenmemesi açısında üzerine düşeni yapması,ayrıca  tarihi Dersim davasını Uluslar arası arenada hak ve hukumumuzun meşruluğunu kazanması için de katkılarını ve desteklerini herzamankinden daha fazla vermelerini arzulamaktayız.

Değerli Dersimliler

Soykırım Karşıtı İnsiyatifi olarak yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, Konferanslardan çıkan sonuç bildirgesini kendimize esas alan kurumumuz üzerine çok önemli bir misyon yükleyerek gerçek anlamda günümüze kadar yapılan başta Dersim olmak üzere tüm soykırımların ve katliamların hesabını sorarak bu yüzleşmeyi sağlayacaktır.

İnsanlığın geleceği açısındanda oldukça önemli olan  bu haksızlıkların ortadan kaldırılması katliam ve soykırımların bir daha yaşanmaması adına bu davanın gidişatına herkesin katılmasını destek vermesini ancak sizlerin bu desteğinizin olmasıyla dahada anlamlı olacağına inanıyoruz.

Bugün ve önümüzdeki süreçte yapacağımız çalışmalara omuz vermenizi tarihi Dersim davasıyla bütünleşirken aynı zamanda insanlıkla bütünleştiğinizin farkında olarak sahip çıkmanızı ümit ederken Konuşmama  Seyit Rızanın o meşhur sözleriyle son vermek  istiyorum.

“Ben sizin yalan ve hilelerinizle baş edemedim, Bu bana dert oldu,

Ama ben de sizin önünüzde diz çökmedim, Bu da size dert olsun…”Seyit Rıza

saygılar...ayfer ber

 

07.06.2012 Avrupa Parlaentosu Dersim Konferansı konuşması.