Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

Cesaretimi Düşmana Asla Kırdırmadım

Dersim‘in Doruklarında  tutkulu bir sevdadır yaşamım, çocukları kundakta toprağa düşmüş, parçalanmış bedenleriyle güne tırmanan anaların babaların, yaşamak için, varolmak için  taşıdıkları umutların doruğudur  Dersim Dağları, orda yaşarken  kartal yuvalarına yakın olmak, bulutlara yukardan bakmak Munzura doruklarda su taşımak ve  kanatları rengareng kelebeklerle sevdiklerimize haber uçurmak varya  tıpkı bir yay gibi bir uçtan bir uca kaplar yüreğini insanın. 


Gökkuşağı renkleriyle boyanırsın, güneşin ilk ışıklarıyla taranır saçlar ve o yüreklerde hiç eksilmeyen acılarımız türkü türkü düşerken dilimizde, belimizde mavzer  adeta kendiliğnde boşalır, dizer mermileri ardı sıra, bir senfonidir karışır gider rüzgara, dağlara, taşlara. Bu sesler  yıllardır terkettiğim ve belkide hasretimde uyuyamayan anamın melul yüreğini bir nevide olsa rahatlatmak için kulaklarına kadar gittiğinin mutluluğudur, umududur  bende. Dersim dağlarında yaşamak ve özgürlük uğruna bir gün burada şehit düşmek her yiğidin arzusu ve özlemidir, korku dolu bir hayatı çoktan bıraktık, kendimizi hapsetmekten çoktan kurtulduk, zalimlerin ulaşamayacağı ve  beni asla esir alamayacakları doruklardayım şimdi, yani özgürlüğün koynunda bir sevdanın pınarındayım, kaç bahar geçti, kaç zemheri kış ayı geçirdim, nice çatışmalardan sağ çıktım, nice canlar yanıbaşımda düştü toprağa, umudumu asla yitirmedim, cesaretimi düşmana asla kırdırmadım, yoldaşlarımın vurulurken gülen bakışlarını asla unutmadım , vurulanlar elbet ölmediler,  bu sevda bu asil topraklarda asla yitip 

gitmedi, asla teslim olmadı, çünkü umut bu dağların doruklarındaki şahin sesleriyle  göğe yükseldi.  
 

Ben bir delikanlıyım ve bu dağlarda atalarımızın kemiklerine yapılan zulmün şahidiyim, onlar bugün dile gelselerde bizleri sizlere anlatsalar,  bilseniz bu dağların muhteşem senfonisinde demli bir çayın tadını ve koysanız sizde bu yaşamın adını, alsanız sizde doyasıya tadını,bırakırdınız gurbet ellerini,çekmezdiniz kimsenin kahrını o zaman anlardınız bir ağaç gibi hür özgür ve kardeşçe yaşamanın ne anlama geldiğini, burda hayat kitaplardaki gibi değildir,herzaman sıcak herzaman ekran bir yaşam yoktur, tek gerçek var oda ayaklarının değdiği taşlarla tabanlarında duyduğun sızılar  rüzgarın okşadığı teninde beliren mutluluklar ve umutların en yücesi olan özgürlük tutkusu...

Ben ilk Dersim dağlarına tırmandığımda dehşet bir düşünce içerisindeydim, nasıl burada yaşanır dedim kendi kendime,baktım öylecene etrafıma, yalçın kayalar,dipsiz uçurumların eteğindeydim, taş atsan yere değdi mi acaba?  diye meraklanırdım, kim yaşayabilirdi ki bu çılgın dağ yamaçla

rında. Sonra etrafımda ötüşen keklik seslerini duydum, renkli kelebeklerin dansını ve mutluluğunu gördüm,henüz yeni bahar oluyordu,karlar yeni eriyordu, geyikleri gördüm yüzlerce geyik, onlara öylece bakakalmıştım, burası neresi ben nereye gelmişim?  diye tekrardan sordum kendime, yamacın arka tarafına vardığımızda iki Ayı gördüm bize bakıp homurdanıyorlardı sinirlenmişlerdi, topraklarını mekanlarını galiba bizlerle paylaşmak işstemiyorlardı ama onlar bize bizde onlara alışacaktık bu yaşamda herşey paylaşılacaktı onlarda bizimle bu dağları bu güzellikleri paylaşacaklardı ve bunu zamanla öğreneceklerdi, sonra yürüyüşüme devam ettim dağın tam doruğunda birgöl vardı etrafında karlar, ve kardelen çiçekleri vardı üzerlerinde kelebekler, bu ülke benim ülkemdi ve herşeyiyle muhteşemdi, artık hiçbir korkum kalmamıştı bütün bu güzellikleri yaşadığım için mutluydum,ve içimdeki tek hüzün ülkemin hala özgür olmayışıydı,atalarımı katledenlerin hala bu hesabı vermeyişiydi., belki ben bu uğurda vurulacaktım ama bu dağlar mutlaka kendileri için vuruşanlara özgür bir yarın armağan edecektir.Asil olmanın doruğunda bir yaşamdı benimki ve kendimi tanımanın bilmenin İn’indeydim,etrafımda ihanet yalan  ve kaçamak hele hele büyük ekran hayatlar hiç yoktu..

A-Haydar Gürbüz