Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

"Sessiz Bilge" Olmak-A-Haydar Gürbüz

Güce sahip olanların, konuşma ya da yazma özgürlüğümüzü elimizden alabilecekleri, ama düşünme özgürlüğümüzü asla elimizde alamayacakları hep söylenir, evet bu söylem belkide doğrudur, doğrudur ama düşünceni söyleme dökmediğin zaman ne anlamı olabilir ki? Toplum olarak düşünmezsen ve paylaşmazsan kime ne yararı olabilir ki? Bu söylemlerle kişi sadece kendisini kandırmış olmuyor mu? Yani "Varsın onlar yasaklasın benim düşünmeme de engel olacak değiller ya" ya da " varsın vursunlar,yasaklasınlar hayallerime de kelepçe vuracak değiller ya"gibi daha bir çok avutucu kavram bulabiliriz, halbuki sese dönüşmeyen yaşanılmayan ve sacede hayali olarak zihinsel kurgularla bir yere varılmıyor bu şu demektir; gücü ellerinde bulunduranlar aslında düşünmemizi de katlediyorlar çünkü düşünürken düşünüleni başkasıyla paylaşmamak tutsaklıktan öteye bir anlam ifade etmiyor buda gücü ellerinde bulunduranların vardığı bir sonuçtur.


Bilge adamlarımız çokçadır ama çoğu sessiz sedasız yaşamlarını sürdürmektedirler evet "bilgeler" onlar ama sessizliği neden yeğliyorlar,yeğliyorlar çünkü düşüncelerinin hesabını vermekten korkuyorlar,düşüncelerini kamuya açık bir şekilde ortaya koymadan korkuyorlar,kendilerine gelecek eleştiri ve suçlamalardan çekiniyorlar oysa bilgeler tam tersine bu eleştiri ve karşı duruşlarda kendi tezlerinin doğruluğunu sınayabilir anlayabilirler hatta kendilerini tutsağı olduğu yargılarından kurtarabilirler.

Bilgeler günlük gelişmeler karşısında aslında hep sessiz kalmayı yeğlemişlerdir,onlar sürekli geleceğe dair yada geçmişe dair düşünce belirtmiş onlar üzerinde tezler geliştirmişlerdir, güncel yaşamlarında sessiz kalmalarının,politik gelişmelere müdahil olmamanın altındaki esas gerçek bilgelerin kendi başlarına gelebilecek tehlikelerden çokça korkuyor olmalarındandır. Bilge demek aslında bir ölçüde de cesaretin koynunda yaşamak demektir, toplumun yıkamadığı tabuları yıkan ve gerekirse kellesini göze alan demektir bir bilge ancak cesaretiyle bilgeliğini sınayabilir saygılı kılabilir yoksa "sessiz bilge" olmakla bilge olmamak arasında çok fark yoktur, şayet "sessiz bilge/ler" varsa o zaman yeryüzünde yaşayan ve kendilerini sesli olarak ifade etmeyen her suskunu bilge olarak görmek gerekmez mi?

Yaşamak sesli ve sessiz harflerin biribirine dokunuşu ve okşayışıdır, camın kırılırken ses verişidir, suyun şakırdamasıdır kısacası doğa dahi sessizliği kabullenmezken "bilgelerin" bunu kabullenmesi ve kaybedeceklerinden korktukları için kabüllenmesi çok ama çok üzücüdür ,oysa hiç kazanmadıkları,kazanamayacaklarını bile bile sessiz kalmaları çok ama çok anlamsız ve manasızdır, yersiz ve gereksiz korkuları kaygıları aşamamalarındandır. Bakınız 85 yaşında bir şair hayata dair bir şiirinde neler anlatıyor;

EĞER HAYATIMI BİR DAHA YAŞASAYDIM

Eğer hayatımı bir daha yaşasaydım, sefere daha çok yanlış yapmaya
cesaret ederdim. Rahatlar, kollarımı gererdim. Bu kez yaptığımdan daha çok 
saçmalardım. Daha az şeyi ciddiye alırdım. Daha fazla şans tanır, daha sık 
yola çıkardım. Daha fazla dağa tırmanır, daha çok nehri yüzerdim. Dondurmayı 
daha fazla, kuru fasulyeyi daha az yerdim. Herhalde daha çok güzel, ama daha az 
hayali sorunum olurdu.
Bilir misiniz? Ben saati saatine, günü gününe mantıklı ve sağlıklı yaşayan
insanlardanım. Oh evet, güzel anlarım oldu, ama tekrar başlasaydım, onlardan 
daha çok olmasına çalışırdım. Aslında, başka hiçbir şey olmamasını 
denerdim. Sadece anlar, birbirinin ardından, yaşadığım her günün ötesinde 
onca yıl yaşamak yerine.
Ben hiçbir yere termometresiz, hırkasız, yağmurluksuz ve paraşütsüz
gitmeyen insanlardanım. Hayatıma tekrar başlasaydım, çok daha az yükle 
yolculuk ederdim.
Eğer hayatımı bir daha yaşasaydım, ilkbahara daha erken yalınayak girer,
sonbaharın geçişine kadar da öyle kalırdım. Daha çok dansa gider, daha sık halay 
çekerdim. Daha çok papatya toplardım.
ve ben 85 yaşındayım öleceğimi biliyorum..
Nadine Stair, 85 yaşında (Louisville, Kentucky

Birdoz.com sitesindede okuyabilirsiniz