Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

Dersim'den Izlenimlerim(1) A.H.Gürbüz

Umut tatlı tatlı doldurur içimi

Yoldaşlık eder ona,hoş eder gönlünü

Umut yola sokar,yoldan çıkan insan aklını (Eflatun)


Dersim umuttur, böyle bir coğrafyadır,dünyanın neresinde yaşarsan yaşa eğer bir damarın Dersim’in herhangi bir yerinde toprağa erişmişse oranın özlemi ve sevgisiyle yanıp tutuşursun,kavrulursun. Dersim bir sevdadır gurbette yaşayanlar için bir umut bir özlemdir,Dersim soğuyla sıcağıyla bir türküdür insanın yüreğinde bir ezgidir ne unutulur nede silinir, işte tüm bu duygularla yola koyulur insan, Dersim’e varmak ve bu özlemi gidermek uğruna,bu duygularda ulaşılmaz aşkı yaşamak uğruna binlerce km yol....

Dersim gerçekten  yukarıda düşlediğin gibi bir coğrafya mı? Hayallerinin dolup taştığı üç veya dört  haftalık  izninde dolu dolu yaşayacağın bir coğrafya mı? Ya Dersim’in orda yaşayan yerlileri gerçekten senin taşıdığın bu sevdadan haberleri var mı? Sana yaklaşımlarında onlar neler tasarlıyor hangi dalda seninle birlikte hareket ediyorlar?  İşte tüm bu soruları ancak oraya vardığında ve yaşadığında cevaplayabiliyorsun, kültür adına aslında çok şey yapılmıyor, siyaset yapılıyor fakat buda kirletilmiş bir siyasetin ötesine gitmiyor, hertürlü entrikaya bulaşmış parti yöneticileri (hepsi değil tabi), belediyelerin neredeyse tümüyle parsellediği ve özelleştirildiği arsaları, esnafın dışardan gelene elinden geldiğince pahalı eşya vermeye çalıştığı, nerede ve nasıl elde edildiği bilinmeyen balların fiyatlarının neredeyse altın fiyatına ulaştığı, ekmeğin ve yazın sebzenin dışındaki tüm ihtiyaç maddelerinin pahalı olduğu (özellikle pahalı olduğu) Munzur’un kıyısındaki Pet ve Bira şişeleri, çevre kirliliği, akşamları ortalığı bir anda dolduran sarhoş naraları,tinerciler vs. İle dolmuş taşmış bir coğrafya karşına çıktığında gelmeden önce sahip olduğun tüm güzel duygular yerini karamsarlığa ve üzüntüye bırakıyor, umut bir anda yok oluyor, bu kadar mı düşürülür insan, yeri geldiğinde “Dersim Dersim “ diye tüttürülen ve övgüyle dilinden düşürülmeyen bu coğrafya bu hale nasıl getirilir? Burada tek suç iktidarın veya devletin deyip işin  içinden sıyrılacak mıyız? Gece gündüz dolup taşan kahvehanelerin ve birahanelerin durumu hiç mi kendimize yönelmemizi sağlamıyor?

Aslında bir çok şeyi kendimiz yapıyoruz, çevremizde olup bitenleri seyrediyor olaylar karşısında tavır almıyor,yanlışlara göz yumuyoruz. Cesaretle olan bitenlerin üzerine gitmiyoruz,hala incinme duygusundan kendimizi kurtaramıyoruz, yanlış yapanın kırılmasını incinmesini veya küsmesini istemiyoruz, yöneticilerin bütün bu olumsuzluklar karşısında yeterli insiyatif sergilediklerini söyleyemiyorum. Kirli ilişkiler içerisinde olanları birkaç ay sonra afedecek kadar duygusal bir yapıya bürünmüş bir topluluk olmuşuz, yapılan kirli işlerin hesabını vermeyenleri nedense bir kaç gün, hafta veya ay sonra afediyor tekrar eski samimiyetle sanki yaptıklarını onaylıyormuşuz  gibi birlikte oturup kalkabiliyoruz, buda bizleri ne ileriye, nede toplumda bir düzelmeye doğru götürmüyor. Dersim’in halleri uzaktan görüldüğü gibi değil, birazda Dersim’in iç yapısını ve orada yaşayanların bizlerle olan ilişkilerini irdelemekte yarar vardır..Buna dair izlenimlerimi ileriki yazılarımda paylaşmaya devam edeceğim...