Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

"Üzerinde güneşi batmayan" Nice İmparatorluklar Çöktü!-A.Haydar Gürbüz

Tarihin akışını değiştiren olguları incelediğimizde özellikle tarihsel anlamda hafızamıza hemen bir çok İmparatorluk gelir,bu imparatorlukların doğuşu,gelişimi, büyüşü ve çöküşü gelir. İşte Roma İmparatorluğu,Bizans İmparatorluğu,Pers,Osmanlı,Makedon, Çin İmparatorluğu,Hun ve Moğol İmparatorlukları gibi daha bir çok irili ufaklı imparatorlukları sayabilirim.

 Dünyamızda bir zamanlar tarihi değiştiren bu imparatorlukların inanılmaz bir hızla büyüdükleri genişledikleri ve inanılmaz bir hızlada çöktükleri yazılmıştır. Bu imparatorluklar üzerlerinde geçtikleri ülkelerin topraklarında inanılmaz derin izler bıraktığı,kendilerinden olmayanı kılıçtan geçirdikleri büyük ve dehşet katliamlar yaptıkları tarih sayfalarında kalın harflerle yazılmıştır.
 
Dünyamızın paylaşımını sağlayan ve sömürge çarklarını oluşturan bu imparatorluklar kültürel anlamda da büyük izdüşümlere neden olmuşlardır. Denizcilerin üstün rol oynadıkları yıllarda İspanyol ve Portekiz imparatorlukları dünyanın bir çok alanında sömürgeler edinmiş deniz ticaretleri sayesinde de kendi dillerini yaygınlaştırmış,bir çok sömürgenin kendi anadilleri yerine uluslarını feth edenlerin yani efendilerinin dillerini öğrenmişler konuşmuşlar. Bu imparatorlukların kültürel olarakta bir sömürünün yaratıldığını ortaya koymaktadır. 
 
Tayip Erdoğan Büyük İskender'e mi Özeniyor!
 
Bilindiği gibi Makedon İmparatorluğu (M.Ö-336-323) Büyük İskender'in kişisel tarihi olarak bilinir. Onunla büyüyen gelişen neredeyse dünyanın büyük bir kısmına hakim olan Helen çağını başlatan ve 13 yıl gibi kısa bir süre devam eden imparatorluk Büyük İskender'in ölümüylede çökmüştür.
 
 Tayip'le doğup büyüyen ve bu büyümeyi karşıtlarını pasifize ederek, tutuklayarak,terörist ilan ederek,seslerini kısarak veya keserek,tehdit ederek, sağlayan islam dininin etkili olduğu müslümanların inaçlarını kullanarak onlar üzerinde etkili olan ve bir anlamda dinide siyasallaştırarak büyümeye çalışan AKP Tayyip Erdoğan'ın bir şekilde ayrılmasıyla da ciddi anlamda çöküşe doğru gideceği kaçınılmazdır. AKP hükümetinin İmparatorluklarla olan en belirgin özelliği ilk iş olarak kendi muhaliflerini yok etmeleridir.
 
Şu anda AKP karşısındaki en güçlü muhalif hiçkuşku yok ki kürtlerdir. Bu anlamda kürtlerin AKP'nin 2023 yılına kadar olan yapılanmaları ve planları önünde de önemli bir engel teşkil ettiği görülmektedir. Kürt muhaliflerini ortadan kaldırmayı başaracak bir AKP'nin bir sonraki adımı ise kendi içlerindeki muhalif sesleri kısmaya ortadan kaldırmaya yönelik olacaktır.
 
Tarihi okuyanlar yada merak edenlerinde bildikleri gibi imparatorlukların en belirgin özellikleri yada ortak yanları ilk iş olarak muhaliflerini yok etmeleridir, AKP'de bu tarihsel benzerliği olan bir partidir,bu olguların etkisi altındadır. Fakat yine bilinen bir doğruda bu imparatorlukların çöktüğü ve liderlerininde bir şekilde öldürüldüğüdür. AKP şu anda en yüksek muhalif güç olan kürtlere yönelik politikasını savaş uçaklarınıda kullanarak yok etmeye çalışsada tarihsel olaylarında bize gösterdiği gibi sonuçta halk bir şekilde tekrar kendi liderlerini yaratıp kendilerine zulm edenide edenleride cezalandırmaktadır.  
 
Büyük İskender Pers İmparatoluğu ile savaşırken kendi lügatında barıştan asla bahsetmez kendisini dünyanın lideri olarak tanımlardı.Güç denilen şey kontrolün elden gitmesi gibi bir şeydir. insanı, sınırlarını zorlamasına neden olur kontrolü yitirir ve sonuçta kendiside kontrolsüz kalarak büyük yanlışlıklara doğru büyük bir hırs ve ihtirasla sürüklenir. Büyük İskender hiçbir savaşı kaybetmedi ama sonuçta kurduğu imparatorluk ölümünden sonra yıkıldı ve bir başka imparatorluğun (Roma İmparatorluğunun) hegemonyası altına girmekten kurtulamadı. Yine bir başka anlatımla unutulmamalıki her kanatlının üstünde uçan bir başka kanatlıya rastlamak mümkündür.AKP şu anda kendilerini olağanüstü bir güç olarak görmekte ve bunu başkaları hakkında konuşurkende tehdit unsuru olarak kullanmaktan kaçınmamaktadırlar. 
 
2 Asır boyunca süper güç olarak bilinen Pers İmparatorluğu'da sonuçta yıkılmaktan kurtulamadı.O yıllarda Pers İmparatorluğunun resmi dini inancı "Zerdüşt" tü. Bu tarihsel gerçeklikler karşısında son dönemlerde Türkiye Başbakanı Erdoğan'ın küçümsediği veya yerdiği yer yerde "densiz" "belirsiz" olarak tanımladığı "zerdüşt"inancının koskoca Pers imparatorluğunun ilk resmi (M.Ö- 600 - 650 arasında Zerdüşt Perslerin islamdan önceki resmi dini olarak tanınır) ve hatta bu imparatorluğu çevreleyen diğer uluslarında resmi inancı olduğunu düşünürsek Tayip'inde bu ülkelerden gelen anne ve babalardan doğan biri olduğunu varsayarsak söylemlerine şimdi ne demeli! Kendi atalarının inancını yeren ve hakaret eden bir liderin yapacakları kontrolsüz bir gücün kullanımından başka bir şey değildir.İslamiyetin doğuşu ve yayılışından sonra Perslerin ve bölgenin resmi anlamda dini islam olmuştur. Persler ta o dönemlerde kendi içlerinde farklılıklara tahammül eden bir yapıya yani çok uluslu bir özelliğe sahiptiler.Nitekim 1. Darius lahiti'nin üzerinde kazılan şu vecize bunu çok iyi anlatmaktadır."Yüce yaratıcının desteğiyle; adalete inanıyor,haksızlığı lanetliyorum. Arzum,hiçbir zayıfa güçlüler tarafında haksızlık yapılmamasıdır".
 
Günümüzde hukukun ve adaletin temelleri üzerine inşaa edildiği söylenen iktidarların veya devletlerin kendi bünyelerinde "azınlık" olarak tanımladıkları toplulukların sahip oldukları hakları vermemeleri,hatta tek başına "azınlık" kelimesinin dahi kullanılmasının bir bakıma geçmiş yıllardaki "köle" kavramının bir gelişmişliği olarak veya şimdiki kullanımı olarakta tanımlamak gerek. Azınlık haklarının verilmemiş olması aslında bundan tam 4000 yıl öncesi kölelere karşı yapılan uygulamalardan başka bir şey değildir,biraz yumuşatılmış versiyonlarıdır denilebilir,mesela o dönemlerde savaşlar bir meydanda olurken ve bir zaman dilimi içerisinde son bulurken günümüzde neredeyse hergün savaşlar devam etmektedir ve bu savaşların bir sonunun olmayacağı veya olacağı umududa yoktur. Tek bir örnek verecek olursak Afganistan'da yıllardır sürdürülen savaşta şimdiye kadar yaklaşık 2 milyon afganlının hayatına mal olduğu belirtiliyor, Türkiye'de yürütülen kürt özgürlük mücadelesinde de karşılıklı olarak bugüne kadar 60 bine yakın insanın hayatını yitirdiği bilinmektedir. Bu sadece bir iki örnek şu anda dünyamınzda 35-40 bölgede savaşlar devam etmekte ve bu savaşların bir son bulacağı umududa hemen hemen yok durumdadır.
 
Recep Tayip Kendisini Kral İlan Edebilir!
 
Roma İmparatorluğunun dünyada gelmiş geçmiş en görkemli imparatorluk olduğunu tarihi okuyan herkes bilir.Senatolar,filozoflar, saray entrikaları,aristokratlar,rahipler vs. Sözde kurulmuş bu Cumhuriyeti hertürlü entrikalara bulaşmış kirli işlere karışmış senatolar yönetiyordu. Sezar bunların kirli işlerini halka  anlatarak "sürekli seçimlerle başa gelenlerle bu işler yürümez, Roma yolsuzluğa batmış politikacıların ellerinde" sözleriyle halka eşit ve adeletli davranacağını anlatarak müdahale ediyor, fakat bu müdahale esnasında senatolarıda karşısına almaktan çekinmiş kurnaz bir politika izleyerek kendi krallılığının tadını gizliden ve içten içe yaşıyordu.
 
Aynı durum şu anda Türkiye'de Tayip Erdoğan içinde geçerlidir dersem yanılmam,çünkü Tayip'te ilk iktidara geldiğinde orduya ve yargıya dokunmamıştı gelinen noktada yavaş yavaş Atatürk cumhuriyetinin temellerini sarsmaya başladı, evet meclis var, cumhuriyet var ama tüm bunların üstünde birde Tayip vardır. O ne derse meclisten geçer ve onaylanır, kendisiyle belkide anlaşamayacak olan orduydu onuda  demokrasi melodisiyle dize getirmeyi başardı ve kendi kurmaylarıyla orduyu ele geçirerek yargıda dahil olmak üzere Atatürk Cumhuriyetinin tüm birimlerine hükmedecek seviyeye gelmiş durumdadır. Tayip'in krallığını ilan etmesinin önündeki tek engel kürt halkının özgürlük mücadelesidir. Bunuda bastırmak için hertürlü hile ve yola başvuracağını görmemek için bugüne kadar yaşanan tarihsel olgu ve gelişimlerde habersiz olmak gerekir.
 
Tayip Erdoğan tarihi değiştiren imparatorlukları iyi okumuş olmalı ki şu anda yürütmeye çalıştığı, uygulamaya koymak istedikleriyle tarihsel olaylar arasındaki bezerlikler gözlegörülür durumdadır. Örneğin Roma İmparatorluğu döneminde Sezar'ın öldürülmesinden sonra krallığı devralan yeğeni Gaius Octanus'un yaptığı gibi ilk iş olarak generallerin ordu üzerindeki etkisini kırmaya ve azaltmaya dönük çalışmalarıydı. AKP hükümetide dikkat edilirse bugüne kadar sürekli ordu ile birşekilde uğraştı Generalleri istifa ettirdi,birisini tutuklattırdı, birisinede darbeden dolayı yargılama yolu açtı. AKP hükümeti bugüne kadar gelmiş geçmiş tüm Generalleri kendi çıkarlarına hizmet anlamında yargılatabilir,tutuklatabilir. Aslında bu yaptırımları demokrasi adına yapmış olsada bunun arka planında Tayip'in krallık arzularının yattığını görmek gerek.  Nitekim Türkiye'de demokrasiden bahsedilecekse ilk yapılacak iş kürtlerin ve diğer halkların haklarının verilmesi olacaktır ama bu şu anda mümkün gibi görünmüyor,kürtlere savaş açılmış durumda bundan sonrada bu savaş dahada şiddetini artırarak toplu kıyımlara doğru gidecektir. Tayip Orduyada hükmettikten sonra Atatürk Cumhuriyetinin tüm gücünü eline almış olacaktır. Yukarıda da belirttim Tayip'in krallığını ilan etmemesinin önündeki tek engel Kürt Özgürlük hareketidir.
 
Tayip'in tarihte büyük rol oynamış liderlerden nasıl etkilendiği üzerine bir örnek daha vermek gerekirse, yine August(Sezar'dan sonra gelen Roma İmparatorluğu Kralı) toplum içerisindeki yozlaşmaya karşı,   yaygınlaşan fuhuş ve keyfi yaşam tarzına, yükselen boşanmalara karşı evliliği ve çocuk yapmayı teşvik eden bir yasa çıkarttı. Buda kralın savaşlardaki gücünü arttırmaya yönelik bir uygulamaydı.Tayip Erdoğan'da buna benzer bir söylemi seçim meydanlarında "en az 3 çocuk yapınız" diyerek belirtiyordu. AKP ve Tayip Erdoğan "Roma'yı tanrı gibi yönetiniz" söylemine karşı acaba Türkiye içinde böyle bir mantık mı besliyor? Tayip'in şu anki gidişatına bakılırsa olurda olur diyebilirim.
 
Tayip Krallık Hayalini Unutmalıdır!
 
Tayip Erdoğan Cumhuriyet kavramını sözde kullanarak aslında hayalini kurduğu islam devleti düşüncesini yanına cemaatleride alarak bu yolda ilerlemeye devam etmektedir.Cumhuriyetin sadece kürt sorununu inkar üzerine kullandıkları taktikleri alan -hernekadar kürtleri inkar etmeselerde- haklarını tanımama vermeme tek din, dil, ırk kavramlarında ve uygulamalarında vazgeçmeme gibi tutumlarını devam ettirmektedirler. Roma tarihini okuyanlar Roma'nın son yıllarında yer yurt edinmemiş "Gotlar"için Roma ordusunun bir parçası olmaları karşılığında kendilerine yer verilmelerini istemişlerdi.O dönemde Seneto"Barbarlara elimizi verirsek,kolumuzu isterler,işi kılıçla çözelim" diyerek İmparator sağ kolunu öldürtmüştü. Senatonun o dönemdeki resmi ideolojisi;"Barbarların ilkel dürtüleri,romalıların ise aklı ve medeniyeti temsil ettiği"
şeklindeydi.Bu durum Türkiyede kürtler üzerine söylenmiş kavramlarla ne kadarda örtüşüyor...Daha düne kadar türklerde kürtler için benzer kavramlar kullanmışlardı ve halada bu söylemler çeşitli şekillerde tekrarlanmaktadır.
 
 
Cumhuriyetin kuruluşu öncesi ve esnasında kürtlere verilen hiçbir söz yerine getirilmemiştir, buna karşılık bir çok isyan ve sonrasında katliamlar yapılmıştır. Romalı senatörler Gotlara verdikleri sözleri herdefasında yerine getirmiyorlardı,3.kez aldatıldıklarını gören Gotların lideri Alariç bu öfkeyle" Roma'yı yıkın" emrini vererek 3 gün boyunca şehri yağmaladılar, Roma bundan sonra bir dahada kendisine gelemedi.Türkiye'de benzer bir durum bugün kürtler içinde geçerlidir,kürtler tarihsel haksızlıklar karşısında bugüne kadar heryerde isyan eden bir halk olmamıştır.Fakat 35 yılı bulan bir mücadele, kürt isyanı olarakta adlandırılan özgürlük hareketi bundan sonra kitlelerinde desteğiyle büyük ve güçlü bir isyana dönüşebilir.Tayip Krallık hayellerinde vazgeçip diğer kralların başına gelenlerden dersler çıkarıp kürtlerin taleplerine kulak asar bir özüm bulursa belki çok kan dökülmeden günümüz modern dünyasına uygun bir idari biçimle mesele çözülebilir.Yoksa Tarihsel olaylarda göstermiştir ki baskıyla yoketmeyle hiçbir halk ebediyetten bir başkasının boyundurluğu altında kalmamıştır,  sonsuza kadar köle olarak yaşamamıştır.Mutlaka bir şekilde özgür olmuşlardır.Kürt halkıda mutlaka birşekilde özgürleşecektir.
 
"Üzerinde güneşi batmayan" olarak bilinen ingiliz İmparatorluğu bile elde ettiklerini sonsuza kadar koruyamamıştır. Osmanlılarda hakeza dağılmayı önleyememiş ve sonuçta yıkılmışlardır. Bütün bu olgular gösteriyorki halkın gücü dışında başka hiçbir güç sonsuza kadar kalmamıştır.Türkiye'yi yönetenler kürt sorununu inkar ederek çözmeye yanaşmayarak bir yere varamayacaktır. Eninde sonuda bu sorunun muhatapları gelecek ve meseleyi kökünde çözeceklerdir bundan hiçbirşekilde kaçış olmayacaktır. Çözmeye yanaşmayan savaşta ısrar edenlerden de hesabı sorulacaktır.