Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

Onlar Çeker Giderse-A.Haydar Gürbüz

 "O güzel insanlar atlarına binip çekip gittiler" "Güvercinler zeytin dallarını yanlarına alıp uçup gittiler" Kimse onları anlamadı, kimse onların insanlık için ne kadar önemli olduklarına aldırış etmedi onlarda geldikleri gibi çekip gittiler..

Yaşasın kavgamız/ yaşasın mücadelemiz,direnişimiz,vatan bölünmez,şehitler ölmez sloganlari veya söylemleri son yillarda hep öne çıkarlar çıkartılırlar oysa hepsinin içinde yaratılmış bir düşmanlik ve ayrılık yok mu? Neden hep birlikte "YAŞASIN  BARIŞIMIZ" diyemiyoruz ve o çokça kelimelerle aradığımız arzu ettğimiz barışı getiremiyoruz, kuramıyoruzda illada kavgamız  illada yasalarımız diyoruz.....Ve neden sorgulamıyoruz ezilenin haksızlık yapma şansı olmadığına göre neden ezen zihniyeti halk olarak topluluk olarak sorgulamıyoruz, neden kandilde gelen avrupada gelen ve tek amaçları barışı inşa etmek isteyenlerin tekrar geri yollanmasını ve tutuklanmasını sorgulamıyoruz.....

Seni yazmakta çok yoruldum, seni okumakta seni hergün omuzumda taşımakta çok yoruldum,inanki hayalimdeki bayrağın rengini sende bulmuştum, yüreğimin özünü seninle doldurmuştum, gecem-gündüzüm senin pencerenden doğan güneşle aydınlanıyordu. Kendim kendim olmaktan çıkmıştım, senin icin her an kendimi feda etmeye hazirdim, ben miydim, kendim miydim neydim! Senli olmaktan senli düşünmekten "Sen" olmaktan ben beni tanımaz olmuştum.

"Sorgulanmayan hayat yaşanmaya değmez"derdi Einstein,ne kadar doğru ve yerinde söylemiş  oysa ben hayatımda kendimi sorguladığımı hatırlamıyorum ben beni yaşamadıım ki nasıl sorgulayayım, kendi gerçekliğimden uzak bir ben yaşamışım, beni "senli" olmaya zorlayan neydi?  kendimi anlamakta şimdi zorlanıyorum, şimdi anlıyorumki sorgulamam gereken bir hayatım var, beklentilerim var umudum var ve birde sen varsın, sende görmeye çalıştığım bir gelecek senden umut ettiğim bir hayat ve bu yüzden senin için adadığım koca yılların hesabı var sorulacak, senden görmeye çalıştığım o güzellikler senin hoyratça sorumsuzca tutum ve davranışlarınla yıkılınca ve bende öylece bir başıma yapayalnız kalınca....

"Uzakta ne kadar çok su olsada şu anki susuzluğuma faydası olmuyor"  senden umut ettiklerim benim uzaklığımın ötesinde biryerlerde kaldı, hiç tanımadığım tadamadığım bir hayatın hayalini sende kurmuş olmam bana bir fayda getirmedi, bana zulum getirdi, bana ıstırap bana ayrılık bana yoksulluk getirdi, zındanların hoyrat karanlığını ve dört duvara sıkıştırılan yaşamı sende tanıdım, umutlu olmayı senden öğrenirken bilmediğim bir dünyanın sönmez dedigim fakat sönen ışığıyla harebeye döndüm, yaşamı hep seninle başka yerlerde aradım, Afrika'nın, Asya'nın, Ortadoğu'nun hiç eksilmeyen umudu oldum, yoksulun,ezilenin hissedilmeyen umudu oldum, başka kültürlerin dillerin türkülerin taşıyıcısı oldum, ne zamanki kapımda ağlayan ve çığlığı dağları taşları aşan anamın feryadları kulaklarımı dövdü ne zamanki halepcede katledilen bebelerin analarin,babalarin cansiz fotograflari ekranlarda belirdi hafizamda Seyh Said,Kocgiri, Dersim katliamlari tazelendi beni kendine getirdi işte o zaman ben "Sen" olmaktan çıkmaya başladım, senli hayatın benli dünyamla çokta uyuşmadığının farkına vardım ve anladımki uzaktaki davul benim için çalmıyormuş sadece sesi kulağıma hoş geliyormuş bende bu sese inanarak kanarak hayatımı hep uzaklarda biryerlerde tasarladım durdum ama olmadı işte...Senli bir hayat sen degismedikce yürümüyor artik....

Ve ben şimdi "Sen"li ayrılığın eşiğindeyim seni umutlarımizi hoyratça harcadığın savurduğun alanlarla başbaşa bırakıyorum ve o hiç uğrmadığın düşünmediğin dağlara yöneliyorum, uzaktaki davulun sesiyle  değil uzaktaki suların şakırtısıyla değil yanıbaşımdaki  avucumdaki ve yüreğimin derinliklerindeki hayatın ezgisiyle,t ürküsüyle yaşamak istiyorum.

Güneşin hergün yeniden yeniden doğup batıyor olması ve her yeni doğuşla yeni bir umut yeni bir hayat veriyor olması , güneşi o gün kaçıranlar görmeyenler görsünler diye tekrar inadina doğuyor olması onlara verilmiş bir şans değilmi! bizler güneşin doğuşunu engelleyebilirmiyiz! aynı yerde  ışığını varabildiği tüm karanlıklara yönlendiriyor aydınlatıyor olmasını engelleyebilirmiyiz!. Güneşi redetmek mümkün mü? onunla oynamak olur mu? teneffüs ettiğimiz havayı yok etmemiz mümkün mü? Hayatımızın kırmızı çizgilerini sarıya çevirmemiz ve kodlarımızla oynamamız mümkün mü? O zaman varlığımızın ve farkımızın anlamı olur mu? Senin özlediğin dünyada benim renklerim yoksa başkalarına benzemek için kendi dünyamı terketmemin ne anlamı olabilir ki! Sen sen olmakla bende ben olmakla yasami ögrenmeliyiz bunun farkina vararak yanyana gelmeliyiz bak o zaman nasilda hep bitlikte yasasin kardesligimiz der ve barisin getirisi o güzel  insanlari güvercinlerimizi memleketimizin bas taci yapariz....Ama onlar cekip giderse bu memlekette yasanir mi? Iste o zaman baslar feryadin acinin vede savasin  muhabbeti......