Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

Dersim'li Bir Grup Sanatçının Kurumlara Çağrısı Üzerine-A.Haydar Gürbüz

  Aralarında Beser şahin,Mikail Aslan,Ahmet Aslan,ZeleMele,Aynur Doğan,Volkan Yağan,gibi isimlerinde yer aldığı Dersim’li  sanatçılar, Dersim kamuoyuna bir açıklama yaptılar.Bu açıklamalarında Avrupa’da yapılacak olan Dersim Kültür festivallerinin tek bir merkezde yapılması yapılmadığı koşullarda veya bir başka deyişle iki festival olması halinde hiçbirisine katılmayacaklarını beyan etmişler. Bu açıklamaları bizede geldi fakat görülüyorki bu açıklama herhangi bir toplantı olmadan veya herhangi bir sonuca varmadan bir kaç sitede yayınlanmış ve üzerinde tartışmalar yürütülmüş  yürütülmeye de devam  edilmekte.

Metini kaleme alan sanatçıların metin üzerinde çok durmadıklarını düşünüyorum, var olan sorunlara değinilmeden hiçbir şeyin düzelmeyeceğini bilmesi gereken sanatçı kardeşlerimizin bu girişimini iyi niyetli değerlendirmek istiyorum, fakat sanatçıların evrensel bir yapıda olması gerektiğini ve dar bir bölgenin sanatçısı olma gibi bir anlayışlarının olmaması gerektiğini de belirtmek isterim sanırsam bütün sanatçılar ve sanatseverler de bu yönlü düşünceme katılırlar. Örneğin bir Mikail Aslan sadece Dersim’in sanatçısı olmamalı  Batman’da verdiği konserlere katılımın Dersim’den daha çok olduğu gerçeğini kendisi çok iyi bilmekte ,Aynur Doğan hakeza öyledir,Beser Şahin’i  Beser yapan değerler ortadayken böyle bir metine imza atması kanımca çok düşünülmeden verilmiş bir karardır.

Peki sanatçıları böyle bir açıklamaya iten nedenler nelerdir?  Bu konuda sanatçılar yayınladıkları bildiride kendilerince bir kaç soruna değinmişler bu sorunlara değinmekte elbetteki haklılar bunlar var olan sorunlardır ama zazaca sadece bir Dersim’in sorunu değildir neden illada Dersim’le sınırlı tutuyorlar? Kendilerine Zaza dememek için yapılan bu uygulamalar dilin kurtarılmasına yardımcı olmaz Zazaca bu dili konuşan herkesin sorunu ve kendisine saygısı olan anadiline saygısı olan her insanın her kürdün sorunudur. Zazaca Bingöl, Erzincan, Siverek, Diyarbakır, Muş hatta Kars’ın belli bölgelerinde bile konuşulmakta. Mademki bakış açıları sadece Dersim’le sınırlı o zaman Dersim’de başka lehçe ve dillerinde varlığını inkar etmemek gerekir.

sanatçılar kendi halkını düşünürken milliyetçi,ırkçı yaklaşımlardan kendini soyutlamalı,bölge,ülke ve dünyanın sorunlarına eserlerinde değinirken daha geniş bir perspektive sahip olmalılar.Bizim Dersim’li sanatçıların büyük çoğunluğu bu bakış açısından yoksundur bunun nedenlerinden biride kendilerine ve sanatına olan güvensizlikleri ve çıkar kaygılarıdır.  

Elbette bir sanatçı kendi cephesinde doğru bulmadığı konularda düşünce ve eleştirilerini ilgili kurumlara yapabilir bunu yaparkende gerekli gördüğünde kamuoyuyla paylaşabilir bu en doğal hakkıdır, gerçek sanatçı aynı zamanda eleştirel sanatçıdır,fakat sorunlara yaklaşımlarından ve çözümlemelerinde ifade biçimleri çok önemlidir, sıradan herhangi bir kurumun ifade biçimi ile kendisini toplumuna mal etmiş sanatçıların ifade biçimleri aynı olmamalıdır. Sivil kurumların çalışmalarda yaptıkları hataları dile getirirken bu hataları heryönüyle net bir şekilde vurgulamalı ama herhangi bir kesime tavır alma gibi bir hatayada düşmemelidir.Unutulmaması  gereken bir başka boyutta her kurumun kendisini ayakta tutan bir taban kitlesinin olduğu ve belkide bu kitlelerinde ortak noktalarından biriside dinledikleri sanatçıların aynı olmasıdır.Kitle sanatçının bu konuda ayırıma gittiğini hele hele bir sanatçının  etnik kimliklerini öne çıkararak çatışma ve kutuplaşma gibi ortamlara olanak sağlayarak  çıkar gruplarının  tekeline düştüklerini gördüklerinde elde ettikleri bütün değerleri kaybedebilirler. Bu anlamda ortada var olan değişmez gerçeklerin üstünü kapayarak tavır alma gibi kavramları kullanmakta Dersim sanatçısına yakışmaz.

Neden 2 festival yurt dışında olmaktadır?  Veya neden buraya varıldı?  Neden önceki yıllar sadece bir festival oluyordu da şimdi ikiye çıktı?  Hangi nedenler bu noktaya gelmeye sebebiyet verdi?  Daha önceki yıllarda son festivali yapan Dersim’liler yok muydu?  Belediye başkanları gelip bizzat katılmadılar mı?

Yukarıda daha bir çok soruyu sıralayabileceğimiz çeşitli sorular sorulabilinir.Sanatçılar böyle bir metni hazırlarken acaba bundan önce yapılan festivallere şöyle bir göz attılar mı? Özellikle iki yıl önce Duisburg’da yapılan festivalde kürt renklerine karşı tahammülsüz davranışlar,Ferhat Tunç vb sanatçı kardeşlerinize karşı çirkin söylemler kimler tarafından yapıldı? Bütün bu gidişatlar acaba bu sanatçı kardeşlerimiz tarafından araştırıldı mı?  Kürtler ve Kürt özgürlük mücadelesi neden FDG yötecileri ve lafazanlarını bu kadar rahatsız ediyor? Dersim’de kendilerini Kürt olarak görmeyen bu kesimler neden bu tutumlarını anti Kürt veya Kürt düşmanlığına kadar götürme cürreti gösteriyorlar?  Bu gidişatın altında yatan sebepler üzerine bu sanatçı kardeşlerimiz oturup düşündüler mi?

FDG kuruluş bildirgesinde sadece Dersim’in kültürel ve Doğa değerlerini , inançlarını sahiplenme tarihsel haksızlıklar noktasında da Dersim Katliamını gündeme taşıma ve Dersim önderlerinin mezarlarının yerlerini sorma temelinde bir takım çalışmaları olacaktı nitekimde oluyor .fakat bu arkadaşlar çalışmaları öyle bir saptırdılarki Seyit Rıza’ları nerdeyse dini bir lider konumuna getirdiler.Dersimde yaşananları politikanın dışına ittiler, 38 ve öncesi yaşanılanları sadece bir kızılbaş katliamına dönüştürdüler, bu kısmen doğru olsada katliamın politik gerekçelerinide görmemezlikten gelmemeliydiler ama bu kurumdaki yöneticilerin büyük çoğunluğu bunda ısrar ettiler ve etmeyede devam etmektedirler. Peki Dersimde bunu kabul etmeyen kesimlerinde  ,sorun bu noktaya indirgendikten sonra ,olabileceği hiç düşünülmedi mi? Dersim’i Dersim yapan  ilerici düşünce ve akımların reddi bu çalışmaları ve birde Kürtlerin özgürlük mücadelesini düşmanca tutumlarıyla rencide edici davranış söylem ,yazı ve beyanatlari  festivalleri bu noktaya taşımaya neden olmadı mı? Şayet sanatçılar bu gidişattan rahatsız olduklarını  çözülmemesi halinde(ki çözülmez) tavır alacaklarını düşünüyorlarsa  bu büyük bir yanılgı olur ve sanatçının sanat olgusu veya çalışması dışında farklı bir anlayışa doğru sürüklendiği olayları var olan çelişkileri derinleştirebilir, kendilerini de bu çelişkilerin merkezinde görebilirler.

Sanatçılar bilidirilerinde birazda sanatsal bakış açıları doğrultusunda içeriğe uygun cümleler düşmeliydiler,Dersim’i bir bütün olarak ele aldıklarında “olmazsa olmaz......”gibi kavramlara yer vermemeliydiler, dar eksenli ve belli çevrelerin tepkilerinden korkmayarak Dersim’in bütünsel değerlerine sahip çıkacak açıklamalarda bulunmalıydılar,Dersim’de şu andan sanatçı geçinenlerden bir kaçı hariç  hepsinin devrimci değerleri yok gibi. Halbuki devrimci değerler beraberinde her anlamda sanatçılara geniş ve derin düşünceler getirirler,sanatlarının önünü açar toplumla bütünleştirirler, Dersim aynı zamanda devrimcilerle özdeşleşmiş bir kürt coğrafyasıdır.

 

 Burada bir parantez  Mikail  Aslan Ve Aynur Doğan için ayrıca açmakta yarar vardır, Mikail Aslan çalıştığı müzik arkadaşlarıyla birlikte daha enternasyonal bir görüntü çizmekle kitleler tarafından ayrıca beğenilmektedir.kendisine eşlik eden sazcılarınn bir bölümünün yabancı olduğu görülmektedir,bu konuda kimse sanırsam rahatsız olmaz ve eleştirmez de. Mikail Aslan Türkiye’nin heryerinde konser verebilir ve dinleyici kitleside vardır,mesela batman ve Van’dada konserler vermiş oralarda da binlerce dinleyicisi olmuştur,zazaca müziği kimsenin eleştirme hakkı yoktur müzik severler isteyerek ve severek dinlerler bende çok etkilenir  severim, dili bilmesemde kendimden farklı ve yabancı bir dil olarak tanımlamam çünkü etnik aidiyetlerde dilin yanı sıra daha farklı faktörlerin olduğuda unutulmamalı. Mikail Aslan’ı ben bu yönüyle tanırken  bu açıklamada yer almasıyla birlikte dar,ve merkeziyetçi  bir kişiliği olduğu kanaati bende uyandı.Oysa kendisini devrimci veya kürt olarak görmese de sanatçı kimliği ve yanındakileri de düşünürsek daha evrensel ve geniş bir bakış açısına sahip olması gerekirdi, özellikle devam  etmekte olan ve yıllardır baskı altında hemen hemen herşeyini yitiren Kürt halkının bu haklı mücadelesini Osmanlı döneminde kurulan Hamidiye Alayları ile aynılaştıran benzeştiren anlayışlarla aynı kefeye koyan kişi veya kurum temsilcilerini bir araya getirtmeye çalışmaları sanat kimliği taşıyan birileri için hiçte doğru bir adım ve atılım değildir. Mikail’in bu anlamda bu tür içinden çıkılmaz olaylara karışmasındansa  kendi sanatına ve çalışmalarına kafa yorması bence daha doğru olurdu. Dolayısıyla böyle bir açıklamada imzası bulunan Mikail ile birlikte Aynur Doğan ve Beser Şahin’de aynı duruma düşmüş durumdalar.Beser  Şahin’i Beser yapan değerler ortadayken Volkan Yağan’ı  (Burhani) Burhani yapan   değerler bilinirken bir anda ilkel tutkuların dar düşüncelerin ekseninde kendisine yer edinmeye çalışmaları sanatları açısından  anlaşılmaz bir tutumdur.

Sanatçıların çağrılarıyla yapılması düşünülen toplantının Dersim halkına bir yarar getireceğini sanmıyorum ama umarım ben  yanılırımda bir fayda sağlar,inanmamamdaki en büyük etken ise oraya gelenlerin zihniyetlerindeki düşüncenin defalarca dile getirilmiş ve tartışılmış olmasındandır. Bu durumda da en büyük zararı sanatçıların taşıyacağı açıktır, kitleye daha detaylı ve Dersim’in tüm değerlerini  kapsayıcı bir metin sanatçılar tarafından yazılmış olsaydı anlaşılır olacaktı ama şu anki açıklama çok muğlak  ve herkes tarafından kabullenilecek bir açıklama değildir.

Ali Haydar Gürbüz