Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

Ensarioğlu ve ‘Dobroski’-Erdal Er

Tarih 24 Ocak 2012. Yer Türkiye Cumhuriyeti Parlamentosu.

Öğleden sonra...

Barış ve Demokrasi Partisi’nin (BDP) Roboski Katliamıyla ilgili verdiği araştırma önergesi tartışılıyor.

Genelkurul tartışmalarını ROJ TV haber merkezinde, TRT 3 yayınından izliyoruz.

Parlamentoda grubu bulunan siyasi partiler kürsüye çıkarak görüşlerini ifade ediyor.

BDP’den Hasip Kaplan, CHP’den Ordu milletvekili İdris Yıldız, Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay konu hakkında konuşan bazı isimler...

Tartışmalarda BDP Grubu'nun muhalefetiyle fena halde 'sıkışan' AKP Grubu, vaziyeti kurtarmak için yedekte beklettiği oyuncusu Galip Ensarioğlu’nu sürüyor sahaya!

Kurtarıcı edasıyla kürsüye çıkan Ensarioğlu ise utangaç gözlerle BDP sıralarına doğru bakmaya çalışıyor. Sonra boynunu büküyor ve kürsüye kapanıyor. Tedirgin, sıkılgan, titrek ve sorunlu bir ses tonuyla önce boğazını temizliyor. Ardından, “Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum” diye başlıyor söze...

Bu “yücelik” de bir kepazelik ya, neyse. Konumuz bu değil.

ROBOSKİ ‘OLAY’ DEĞİL KATLİAMDIR

Ensarioğlu, Roboski katliamına ‘Dobroski’ diyerek şunları söylüyor: “Biz iktidar olarak bu sorumluluktan hiç kaçmadık ve her türlü girişimi anında yaptık."

Ensarioğlu’nun “her türlü girişim”den kastı ne olabilir? Katliamı ‘olay’ diye nitelemek, basını 12 saat boyunca susturmak, sırra kadem basan hükümetin tam 48 saat sonra konuşması, Başbakan Erdoğan’ın katliamı yapan Genelkurmay Başkanı ile yine Şırnak’ta görev yapan askeri yetkilileri kutlaması... Övünç kaynağı olarak sahiplendikleri "Her türlü girişim"de başka da şeye rastlanamadı.

Bununla yetinmeyen Ensarioğlu, konuşmasına beylik bir söz daha ekliyor: "Hem manevi hem de maddi olarak sorumlulukları yerine getiriyoruz. Başbakan kendi ödeneğinden yüz milyar para ayırdı." Sanıyor ki, bütün Kürtler onurundan vazgeçmiş, sanıyor ki Kürtler kanını parayla satacak!

Nasılsa Kürdün kanı ucuz! ‘Öldürürüz, sonra da para verir, sustururuz’ demeye getiriyor.

Ensarioğlu, konuşmasının bir yerinde, bilinen adıyla Roboski için -onun deyimiyle 'Dobroski'- "hesabını soracağız" diyor. Kime soracaksınız Bay Ensarioğlu?! Onu zaten siz yapmıştınız. Yoksa unuttunuz mu?..

VİCDAN VE HAFIZA...

Ama sözü 'KCK tutuklamaları'na getirmeyi unutmuyor ve BDP’lileri kast ederek şöyle devam ediyor, Ensarioğlu: "...Siz KCK tutuklamalarını anlatırken, ‘AKP Susurluk dönemine rahmet okuttu’ diyorsunuz. 'Susurluk dönemine rahmet okutuyor' demek; ya vicdanınızda ya da hafızanızda bir sorun vardır demek."

Ensarioğlu’nun ‘vicdan’ ve ‘hafıza’ vurgusunu önemsemek lazım. Kendisinin hafzası, vicdanı babasının Sivas Toplama Kampına götürülüşünü hatırlamasa da, biz hatırlıyoruz. Ensarioğlu, dünü hatırlamasa da AKP’nin kurduğu toplama kamplarına götürülmek üzere sıraya konulmuş, elleri kelepçeli belediye başkanlarının fotoğrafını unutmuş olamaz. Eğer unutmuşsa, akıl sağlığıyla ilgili bir sorunu var demektir; bu da vekillik yapmasının önünde büyük engel!

6200 KİŞİ TUTUKLANDI

Anımsatmaya devam edelim...

Ensarioğlu’nun, 14 Nisan 2009 tarihinden şimdiye kadar aralarında siyasetçi, akademisyen, hukukçu ve gazetecilerin de bulunduğu 6200 kişinin toplama kamplarına doldurulduğunu bilmeyecek, görmeyecek kadar ‘hafıza’ ve ‘vicdan’ sorunu yaşadığını bilmiyorduk. Kendi sözlerinden şimdi öğreniyoruz.

Konuşmasının ortalarında BDP’li vekillerin itirazlarına öfkelenerek, şu cümleyi kuruyor: "Siz nasıl bugünkü hükümetle geçmiş hükümetleri karşılaştırırsınız? Dün köy yakan, dün adam öldüren, dün katliam yapan bir iktidar vardı. Bugün Dersim’in, 12 Eylül’ün hesabını soran bir iktidar var.”

HASAN ŞAHİN VE CEYLAN ÖNKOL’U KİM ÖLDÜRDÜ?

Haklısınız Bay Ensarioğlu! Sizden önceki hükümetlerin saydıklarınızın hepsini yaptığı doğrudur. Ancak doğru olan bir şey daha var; şimdi aynısını ve hatta fazlasını sizin hükümetiniz yapıyor. Şerzan Kurt, Aydın Erdem, Necmi Oral, Hasan Şahin, Yıldırım Ayhan, Ceylan Önkol, Solin bebek size bir şey hatırlatıyor mu? Liste bu kadarla da kalmıyor, uzayıp gidiyor... Peki, sadece bu yıl Kürdistan’da ne kadar orman yaktınız; bunun için de kuracak cümleniz var mı?

2011 yılında Dersim’de nereleri bombaladınız ve kaç insan öldürdünüz? Kazan Vadisi’ni biliyorsunuz, değil mi? 36 Kürt gencini kimyasal silahla katledildi.

Diliniz mi sürçtü bilemem ama konuşmanızda "kemikleri biz çıkartıyoruz" diye bir laf ettiniz. Sahi bunu nasıl yapıyorsunuz? Bir yandan mezar açarak öte yandan kazarak mı? Nasıl?

KÜRDİSTAN’I ÖLÜM TARLASINA ÇEVİRDİNİZ

‘Vatan bölünmesin’ diye Kürdistan’ı ölüm tarlasına çeviren dün başkalarıyken, bugün de siz değil misiniz? O çok gurur duyduğunuz eserinizi görmüyor musunuz?

 

Arkeolojik kazıdan elde edilmiş tarihi eser gibi Kürt yurtseverlerin kemiklerini yan yana diziyor, kendi döneminizin “aydınlığı” diye yansıtıyorsunuz. Peki failler? Onların kim olduklarını neden açıklamıyor, neden onların hesabını sormuyorsunuz? 

İnsan Hakları Derneği Diyarbakır Şubesi’nin hazırladığı ölüm haritasının listesi burada. (Bakmanız için adresi yazıyorum) Bunun için ne yaptınız? http://www.ihddiyarbakir.org/Map.aspx

JİTEM Karargâhında ortaya çıkan kafatasları ve kemikler sizin başlattığınız bir çalışmanın sonucu değil. Orada restorasyon çalışması yapılıyordu ve kemikler tesadüfen ortaya çıktı. Gerçek böyleyken, tam bir tüccar mantığıyla, 'bu durumu nasıl siyasi kazanca dünüştürürüz' hesabındasınız. Hani "vicdan" diyordunuz? Ayıp!

'Cemal Temizöz davasına BDP’liler gelmiyor’ diyorsunuz. Bu doğru değil bir, iki; bizim bildiğimiz Temizöz JİTEM infazlarından dolayı yargılanmıyor. Kayseri’de Gülen Cemaatiyle yaşadığı bir husumetten ötürü yargı karşısında… Bu konuda da ayıp ediyorsunuz.

34 KİŞİ ÖLDÜRÜLÜR ÜSTÜNE KELEŞ BIRAKILIRDI

24 Ocak 2012 tarihli konuşmanızda Mehdi Eker gibi siz de, "Dün bu işler nasıl yapılıyordu?" diyerek Kürt halkını geçmiş katliamlarla korkutup terbiye etmeye çabasına girdiniz. Diyorsunuz ki, "Dün 34 kişi öldürülseydi üzerine 34 keleş bırakılır ve denilirdi ki, 34 PKK’li öldürüldü..."

Haklısınız, dün öyle yapılıyordu. Tıpkı bugün sizin yaptığınız gibi. Hay Allah! Toplumsal hafıza unutmuyor işte. Yoksa siz unuttunuz mu Uğur Kaymaz ile babasını? Onların da üstüne keleş bırakılmıştı. Sizdiniz değil mi iktidarda?

Sahi, Roboski katliamını 12 saat sizin basınınız vermedi. Amaç oraya ‘34 keleş’ koymak mıydı? Oyununuzu ROJ TV mi bozdu?

BDP’nin önerisi ne mi oldu? Tabii ki AKP’nin oylarıyla red edildi...

 

kaynak---NewedeDersim