Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

Havel’den Kürt meydasına mesaj var-Günay Aslan

Geçen Pazar günü hayatını barışçıl bir dünya için adayan, hümanist insan, usta yazar, şair ve siyaset adamı; dünyaca ünlü Çek aydını Vaclav Havel’i kaybettik.
Havel, tek tipçi totaliter iktidar sistemlerin muhalifi, barışçıl bir direnişçi, ortak vicdanın sesi ve özgür düşüncenin lideriydi.
Aydın duruşuyla halkının ahlaki liderliğini ele geçirmiş, bu sayede tarihin seyrini değiştirmişti.
„Aydının görevi hazır bir şey sunmak değil“ diyor, onun yaratıcı ve mücadeleci özelliğine dikkat çekiyor, girdiği yolda yaşadığı yenilgilerin aydını zafere götüreceğine inanıyordu.
Uzun soluklu mücadele sürecinde kendisi de birçok kez yenilmiş, ağır bedeller ödemişti ancak, hiçbir zaman yılmamış, yakınıp şikayet etmemiş, doğru bildiği yoldan dönmemişti.
Havel, yalnız Çek halkına değil, başta Avrupa halkları olmak üzere bütün dünya halklarına ilham verdi.
Görkemli aydın duruşu sayesinde Çekoslovakya’nın ‘bölünmesine’; Çek ve Slovak hakların barış içinde birbirlerinden ayrılmaları sürecine öncülük etti. Çek ve Slovak halklarının ayrılığı bir insanın dahi burnu kanamadan gerçekleşti.
İnsanlık ve barış savaşçısı Havel’den öğrenmemiz gereken çok şeyin olduğunu düşünüyorum. Havel’in halkının kaderini değiştiren bir aydın olmasının altında yatan en önemli neden halkına ve ülkesine olan adanmışlığıdır.
O, halkın çıkarlarını kendi kişisel çıkarlarının üstünde tutan, halkı ve ülkesi için eli bir yana, yüreğini taşın altına koyan bir dava adamıdır.
Havel, kendisi için yaşayan, kendisi için çalışan, ülkesine ve halkına uzaktan bakan ve oturduğu yerden ahkam kesen biri değildi. Halkın içinde, halkıyla beraberdi.
Saygın ve yürekli bir duruşun sahibiydi.
Proleterya enternasyonalizmini Rusya’nın milli çıkarlarına kurban eden Sovetler Birliği sistemine en güçlü olduğu dönemde özgürlük ve demokrasi bayrağı açarak karşı çıkacak kadar da yürekliydi.
Her koşulda özgür düşünceden yana olan biriydi. Toplumu geliştireceğine inandığı demokratik fikir rekabetini savunuyor, despotik görüşlere, indirgemeci ve ezberci hamasete kulak asmıyordu.
Anlamlı bir hayat sürdürmenin yolunun buralardan geçtiğini düşünüyor, düşündüğü gibi yaşıyordu. Havel’in hayatın anlamını sorgulama bilinci yüksekti. Onu üretken ve etkin kılan bu bilinciydi.
Onun uzun soluklu saygın mücadeleci hayatının gösterdiği gibi aydın; fikir üretmekle kalmayıp, ürettiği fikri hayata geçirmek amacıyla eyleme de geçen kişiydi.
O bir eylemciydi. Hayatın anlamını yaşadığı dünyaya; insanlığa, çağına ve halkına duyduğu sorumlukta bulan ve kendisini buna adayan Havel, ömrünü mücadeleyle geçirdi. Onun mücadeleci kişiliği Cumhurbaşkanı seçildikten sonra da değişmedi. Popülizme, halk dalkavukçuluğuna, hamasete ve ezbere itibar etmedi.
Belli bir kültüre, etnik kimliğe ve toplumsal kümeye  aitti; Çek halkının bir bireyi, ülkesinin birikimiydi ancak; aynı zamanda bunların ötesine geçmeyi de bilen biriydi.
İçine doğduğu kültürün bireyi olsa da Havel, hümanist duruşuyla insanlığın ortak değeri haline gelmiş, yerelden evrensele yükselmiş, orada kendine seçkin bir yer edinmişti.
Geçen Pazar günü kaybettiğimiz, Cuma günü toprağa verilecek olan Havel, insanın ortak vicdanının sesi, o sesi hayata geçirmeyen çalışan seçkin bir eylemci olduğu içindir ki halkının kaderini ve tarihin seyrini değiştirdi. Toprağı bol, ruhu şad, bizden ona bin selam olsun!
* * *
Dün sabah yeni bir operasyon haberi geldi. AKP’nin polisi bu kez Kürt medyasına toplu bir baskın düzenlemişti. 
Özgür Gündem Gazetesi, Dicle Haber Ajansı, Etik Ajans, Gün Matbaası ve Demokratik Modernite Dergisi basılmış ve bu kez de 38 Kürt basın emekçisi derdest edilmişti.
Biliyorum; bu baskınlar halkın öfkesini kabartıyor, tepki giderek yükseliyor ancak, şunu da unutmamak gerekiyor ki AKP Hükümeti son kozlarını oynuyor.
Türkiye’nin Başbakanı Erdoğan elindeki kartları tek tek kullandı ve sona yaklaşıyor! Türk devleti ve AKP Hükümeti son hamlelerini yapıyor.
Onlar da yakında sona erecek! Peki ya ondan sonra? Sonrası yok; mecbur başa dönülecek. 
Bu operasyonlar Türk devleti ve hükümetinin Kürt mücadelesi karşısında yaşadığı acizliğin ve sıkışmışlığın bir göstergesidir.
Ne ki Kürt yükselişi bu yolla önlenemeyecektir. Türkiye ne yaparsa yapsın Kürt halkının önüne geçemeyecektir. Dolayısıyla moralimizi bozmamalı, direnmeye devam etmeliyiz.
AKP’nin tek tipçi totaliter iktidar sistemine karşı direnmeye devam etmeli; daha yaşanası barışçıl ve özgür bir dünya için mücadele eden ve hayatını bu yola adayan Havel gibi insanlığın ortak değerlerinin bu kavgada bizimle olduğunu bilmeliyiz.
Türkiye’nin ‘yığın adamı’ sözde aydınlarının ve ruhunu AKP’ye satmış liberal yazarlarının sessizliği de bize güç vermelidir.
Zira onlar sustukça küçülecekler, Kürt halkı direndikçe büyüyecektir.
Hayatın anlamını mücadelede bulan Kürt halkının yükselişi devam edecek, Türk faşizmi yenilecektir. Havel’in ruhu bunu söylemektedir!