Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

O küçükleri katletmiştiniz!-Önder ELALDI

Hükümetin Dersim samimiyetsizliği kendini bir kez daha açığa vurdu. Kültür Bakanlığı katliamı anlatan belgesele izin vermedi
Devletin Dersim sorununa ilişkin inkar refleksi sürüyor. Bunun son kanıtı ise Kültür Bakanlığı’nın Çayan Demirel’in “Dersim 38” belgeseline ilişkin tutumu. Bakanlık belgeselin kamuya açık yerde gösterilmesi için gerekli “Eser İşletme Belgesi”ni vermedi. Bakanlığın gerekçesi ise ilginç: “Kamu düzeni, genel ahlak, küçüklerin ve gençlerin ruh beden sağlığının koruması, insan onuruna uygunluk ve anayasada bulunan diğer ilkeler.”
Devletin Dersim ‘Kültür’süzlüğü
Başbakan’ın “yüksek maneviyatının” sonucunda ortaya çıkan Dersim özrünün ardından, Dersim tartışmaları gündemdeki yerini koruyor. Dersim’e ilişkin sürekli belgelerden bahsedilirken katliamı yaşamış ve hâlâ hayatta olan tanıklıklar ise gözmezden gelinmiş durumda. Çayan Demirel’in “Dersim 38” belgeseli ise tam da bu ikiyüzlülüğü deşifre ediyor. Herkesin “büyük bir vicdan muhasebesiyle” bakarak gördüğü Dersim Katliamın’ı anlatan “Dersim 38”, bütün bu retorik sanatını boşa çıkararak izleyenleri gerçeklerle yüzleştirmeye devam ediyor. Yaşanmış tanıklar üzerinden gerçekliği anlatan filmin bu özelliği Kültür Bakanlığı’nın hemen harekete geçmesine neden oldu. Demirel, filmin kamuya açık yerlerde gösterilmesi için alınması zorunlu “Eser İşletme Belgesi” için Bakanlığa başvurduğunda Bakanlık tarihsel refleksini göstererek belgeyi vermedi. Gerekçesini de “Kamu düzeni, genel ahlak, küçüklerin ve gençlerin ruh beden sağlığının koruması, insan onuruna uygunluk ve anayasada bulunan diğer ilkeler” olarak gösterdi. Bu kararın ardından devletin kolluk güçleri de bu filmin çeşitli festivallerde gösterilmesini engelledi ve engellemeye de devam ediyor.
Bakanlığın tarihsel misyonu
Bütün bu engellemeler karşın Demirel, Ankara 7. İdare Mahkemesi’ne Kültür Bakanlığı’nın bu işlemine karşı yürütmeyi durdurma kararı açtı. Mahkeme Demirel’in başvurusunun ardından yürütmeyi durdurma kararı aldı. Ama Bakanlık tarihsel misyonunu yerine getirerek kararı Danıştay’a götürdü. Bu kararla birlikte Kültür Bakanlığı ısrarla bu belgeselin gösterimine engel olmaya devam ediyor. Davayı, Danıştaya taşıyan Bakanlık, bu tutumuyla filmin şu anda gösterilmesini ve dağıtılmasının engellemesi önünde önemli bir adım daha atmış oldu. Filmin uzun süredir engellendiğini ifade eden Çayan Demirel, “Belgeselde tarihin o dönemi tanıklar aracılığı ile yaşanmışlıklar üzerinden gerçekçi bir şekilde anlatılıyor, devlet bu gerçekle yüzleşmek istemediğinden filmin önünde tutarlı bir şekilde duruyor. Filmin önünde bu tür engelleri koyan zihniyetin bir anlamıyla geçmişte bize bu acıları yaşatanlarla ortak bir zihinsel arka plana sahiptir” dedi.
Açıklamalar samimiyetsiz
Başbakan’ın Dersim’e ilişkin özür dilemesine de değinen Demirel, özrün gündelik siyaset içinde konjoktürel bir çıkış olduğunu kaydederek açıklamaların tutarsız ve samimiyetsiz olduğunu belirtti. Demirel, devletin, Dersim’le ilgili samimi bir pozisyonu varsa yaşanan acıların bir daha yaşanmaması için bir program çerçevesinde sistematik olarak bir takım düzenlemelere gitmesi gerektiğinin altını çizdi. Soruna çözüm olmayacak açıklamaların Dersim halkının yaşadığı trajedinin tekrar hatırlanmasına neden olacağına da dikkatleri çeken Demirel sözlerini şöyle sürdürdü: “Devlet iyi niyetli adımlar atmak istiyorsa önce sorunun köklerine inmelidir. Dersimlileri var eden kendi dillerini asimile etmekten vazgeçmelidir. UNESCO tarafından kaybolmaya yüz tutmuş diller arasında yer alan Zazaca’nın yaşatılmasını sağlamalıdır. Bunlarla birlikte Kürt sorunu çözümünü de birlikte yürütülmelidir” Başbakan’ın bu özrünün hukuki bir sonuç doğuracağını da vurgulayan Demirel, “Bunun dünyada örnekleri var. Orada yaşananların adının konulması gerekir. Almanya Yahudilere soykırımına ilişkin ne yaptıysa, Mussoloni yaptığı katliamlardan sonra İtalya nasıl davrandıysa, Türkiye Cumhuriyeti de benzer davranmalıdır” dedi