Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

PEKİ SİZ?-Fuat Kav

Politize edilmiş ortamlarda 'bazı' olay ve olgular genel olarak göze çarpmaz ve dolayısıyla hep gündem dışı kalırlar...

Bunlara günlük yaşamda genel olarak 'ayrıntı'lar, 'ufak-tefek şeyler', 'temel olmayan olaylar' denilir. Bu 'ufak-tefek' olaylara hep 'olsa da olur, olmasa da' yaklaşımı ile bakılır ve bu eksende ele alınıp değerlendirme konusu yapılır.

Elbette ki geleneksel toplumlara göre 'önemli olmayan' bu tür sorunlar görecelidir. Her sınıf, her toplum, her grup, hatta her ulus kendi bakış açısına göre yaklaşır ve buna göre belirlemelerde bulunur. Bazılarına göre basit gibi görünen bir sorun bir başkasına göre ciddi olur, bazılarına göre önemli olmayan bir olgu, bir başkasına göre son derece önem arz eder. Bu göreceliği belirleyen temel olgu ise sınıf, katman ve grupların sosyal yapısıdır. Yani onların içinde bulundukları sosyal yapı, onların olay ve olguları adlandırmada oldukça önemli rol oynar.

Bu genel belirlemelerden hareketle şunları vurgulamak gerekiyor: Hükmetin, başbakanın, cumhurbaşkanı ve diğer siyasi güç ve bireylerin politize ettiği, gündemleri çarptığı ve her şeyi kendilerine göre yön verdiği bu süreçte birçok şeyi unutuveriyoruz. Oysa asla unutulmaması, gündem dışı bırakılmaması ve her koşulda güçlü vurgularla dillendirilmesi gereken o kadar 'ayrıntı' ve 'sıradan' olaylar var ki...

Her gün süreci sistemli bir biçimde ele almamıza rağmen, bizim bile fazla dikkat etmediğimiz bir 'ayrıntı'yı iki gün önce Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu adına Sevil Caltepe'nin bana gönderdiği mektup sayesinde farkına vardık.

Sevgili Sevil Caltepe'nin sayesindedir ki, şu an Türkiye'de tam 43 gazeteci ve yazarın hala değişik cezaevlerinde tutuklu olduğunu öğrenmiş olduk.

Elbetteki Türkiye'de işkencenin, baskı ve şiddetin sistemli bir biçimde yaşandığını biliyoruz. Birçok gazeteci ve yazarın da cezaevinde olduğunu biliyorduk. Ama bu kadar kalabalık sayıda gazeteci ve yazarın tutuklu ve büyük cezalarla yargılandıklarını bu denli ayrıntılı bir biçimde bilmiyorduk.

Mektup elime geçtikten birkaç gün sonra AKP'nin kendi ergenekonu'nu oluşturmak için yaptığı yasa düzenlemesi ile çok sayıda Hizbi-kontra üyesi tahliye edildi. Tahliye edilenler arasında onlarca Kürt yurtseveri katleden katiller de bulunuyor. Tabi ki  AKP bu kadar katil, tecavüzcü ve Hizbi-kontra üyesi varken, Kürt ve devrimci gazetecileri serbest bırakmaz. Hatta mümkün oldukça dışarıdakileri de cezaevine almak için ne gerekiyorsa onu yapıyor...

Türkiye'nin değişik cezaevlerinde bulunan yazar ve gazetecilerin durumlarını yansıtmak açısından Sevil Caltepe'nin gönderdiği mektubunun özetini aşağıya alıyorum:

"Sevgili (...), tutuklu Gazetecilere Özgürlük İstiyoruz" başlığı altında yeni bir kampanya başlattık. Amacımız, hükümetin gazetecilere özgürlük getirecek olan yeni yasasına, TMK kapsamında tutuklu bulunan ve yargılanan gazetecileri de dahil etmek. Onların özgürlüğünü istemek. Çünkü onlar "terör suçlusu" olarak görülüyorlar. Bu duruma dikkat çekmek, medyada bu konuyu gündemde tutmak ve sesimizi onların sesleriyle birlikte duyurmak için, bu kampanya ile duyarlı olan herkese çağrıda bulunuyoruz.

"Tutuklu Gazetecilere Özgürlük İstiyoruz!

"Temel hak ve özgürlüklerin serbestçe kullanılması adına, sesleri birlikte yükseltmenin, talepleri ortaklaştırmanın önemine, ihtiyacına ve aciliyetine dikkat çekmek istiyoruz. Sadece, yayınlanan yazılar nedeniyle gazeteci Vedat Kurşun'a 166 yıl 6 ay ceza verilmiştir. Ozan Kılınç 21 yıl 3 ay hapse mahkum edilmiştir. Hawar Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Bedri Adanır, yayınladığı yazılar nedeniyle h‰l‰ cezaevinde bulunuyor ve hakkında onlarca yıl isteniyor.

"Bu tutuklu gazeteci arkadaşlar, TMK kapsamında yargılanmaktadır. 2006 yılında TMK'da yapılan değişiklikten önce, yayıncılara ve sorumlu yazıişleri müdürlerine para cezaları verilirken, yapılan değişiklikten sonra hapis cezasına çevrilmiştir. Bütün bunlar basın, düşünce ve ifade özgürlüğüne ciddi bir müdahaledir. Gazetecilere özgürlük getirecek olan yeni yasanın, TMK kapsamında yargılanan gazetecileri de kapsamasını istiyoruz.

"Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu'nun saptamasına göre 29 Aralık 2010 tarihi itibariyle Türkiye cezaevlerinde tutuklu bulunan 10'u yazı işleri müdürü 43 gazeteci ve yazarın isimlerini, görevlerini ve tutuklu bulundukları hapishaneleri; basının ve kamuoyunun, duyarlı kişi ve kurumların bilgisine sunuyoruz..."

AKP'nin bu sese kulak vermeyeceğini biliyoruz.

Peki siz?
Kaynak: Gündem