Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

Anadil haktır, lütfedilemez

Anadilini öğrenme ve toplumsal yaşamda onu kullanabilme, her insanın sahip olduğu temel bir haktır. Türkiye'de anadilde eğitim kavramı Kürtçe ile özdeşleşse de Kürtçe dışındaki anadillerin de eğitim, öğrenim ve basın yayın alanında kullanılma hakkı hala yasaktır. Lazcadan Çerkesçeye, Arapçadan Ermeniceye kadar hiçbir dilin özgürlüğü yok.

Cumhuriyetin kuruluşu ile birlikte tek dil, tek din, tek millet dayatmasının sonucu olarak Türkçe dışındaki dillerin, bırakın eğitim dili veya resmi dil olmasını, günlük yaşamda dahi kullanılması yasaklandı. Şimdi ise Kürt halkının kararlı mücadelesi sonucu Kürt dilinin tanındığı bir düzeye gelindi. Ama ancak bu kadar.

Başbakan, polis dahi bir çok resmi yetkili devlet adına kamuoyu önünde rahatça Kürtçe konuşabiliyor. Ama DTP milletvekilleri, belediye başkanları ve yöneticileri Kürtçe konuştukları için, Kürt olanlara Kürtçe hizmet verdikleri için cezalandırılıyor. Kürtçe yayın yapan Azadiya Welat Gazetesi'nin müdürüne 525 yıl hapis cezası isteniyor. Kürtçe kitap, dergi ve yayınlar toplatılıyor, mahkemelerce yasaklanıyor.

Ama AKP'ye ve Başbakan Erdoğan'a göre Kürtçe üzerindeki yasaklar kalkmış durumda. Herkes, evinde, sokağında istediği gibi Kürtçe konuşabiliyor. İstediği gibi Kürtçe müzik dinleyebiliyor. Tabi kurşunlanıp öldürülme riskini göze alarak.

Bir ulusun anadilini kullanmasını engellemek asimilasyondur. Asimilasyon ise insanlık suçudur.

Bunu, Başbakan Tayyip Erdoğan da söylemişti. Erdoğan, Şubat 2008'de Almanya'nın Berlin kentinde yaptığı bir konuşmada, “Asimilasyon insanlık suçudur” demişti. Almanya'da yaşayan Türk kökenli göçmenlerin anadillerinde eğitim yapma hakkı olduğunu ısrarla söylemişti.

Erdoğan, Türkiye'ye döndükten sonra da “Vatandaşlarımız önce kendi dillerini öğrenecek, sonra Almancayı. Bir insanın yabancı bir dili öğrenebilmesi için öncelikle anadilini çok iyi konuşması gerekir” diye devam ettirmişti sözlerini. Hatta Başbakan, Türkiye'den öğretmen göndermeye hazır olduklarını beyan etmişti.

Almanya'da yaşayan Türk kökenli göçmenlerin hakkı olan, Kürtlerin hakkı değil midir? Çerkeslerin, Arapların, Lazların hakkı değil midir? Ya da, İspanya'da yaşayan Bask'lıların? Veya, dünyanın herhangi bir yerinde başka bir ulusun egemenliği altında bulunan diğer ulusların? Yoksa Türkler, doğuştan diğer uluslardan ve halklardan farklı haklara mı sahipler?

Peki aynı Başbakan, yıllardır Kürtlerin anadilde eğitim, anadillerinin kullanılması önündeki engellerin kaldırılması taleplerini neden görmezden geliyor? Neden, “Anadilde eğitim kabul edilemez” diyor?

İşte bu, Erdoğan'ın ve temsil ettiği AKP'nin burjuva ikiyüzlülüğüdür. Kendisi için istediği hakları, kendi egemenliği altında tuttuğu bir başka ulus için kabul edilemez buluyor. Bir yanda asimilasyonu insanlık suçu addediyor, Almanya'da Türklere uygulanan asimilasyon politikalarının son bulmasını istiyor. Kürt ulusunun en tabi haklarını, anadilde eğitim talebini ise, baştan bölücü ilan ediyor.

Anadil, her ulusun ve o ulus mensubunun en temel hakkıdır. Kimse tarafından bahşedilemez, bir lütuf gibi sunulamaz, pazarlık konusu yapılamaz. Kürt ulusu, ne AKP Hükümetinden ne de Türk burjuva devletinden bir lütuf beklemiyor. Doğuştan sahip oldukları haklarını istiyorlar sadece. Yüzyıllardır sürdürülegelen asimilasyon politikalarından vazgeçilmesini istiyorlar. Baskıcı, tekçi dil ve kültür dayatmalarına son verilmesini talep ediyorlar. Anadillerinde düşünmek, anadillerinde konuşmak, anadillerinde okumak, anadillerinde yaşamak istiyorlar.

Erdoğan, “Vatandaşlarım önce anadillerini öğrenecek, sonra yabancı dil öğrenecek” diyor. Peki Kürtler, neden kendi anadillerini öğrenmeden, ya da onu toplumsal yaşamda kullanamadan, onlar için yabancı dil olan Türkçe'yi kullanmak ve öğrenmek zorunda olsunlar ki? Hani onlar da senin vatandaşlarındı?

Halep oradaysa arşın burada. Madem asimilasyon bir insanlık suçudur, öyleyse bu insanlık suçunu işlemekten bir an önce vazgeçin.