Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

Mutlu Aşkın Tarihi Yoktur-Abidin Parıltı

Mem û Zîn' bir aşk hikâyesinin yanı sıra Kürtlerin kendini var etmesinin yollarının da arandığı, dillendirildiği bir hikâyedir. Bu mânâda felsefi yönleri de ağır basar. İktidara yoğun eleştiriler yöneltir ve bu zulümden kurtulmanın yolunun bir olmaktan geçtiğini söyler

ABİDİN PARILTI 

Kürtlerin büyük ulusal anlatısı Mem û Zîn’i (Mem ile Zin) yazmış olan Ehmedê Xanî’nin 1651 ya da 1652 yılında doğduğu söylenir. Doğduğu yere ilişkin olarak da çeşitli görüşler vardır. Bu görüşlerden biri Xanî’nin, Xanîyan airetinden olduğunu ve Doğubeyazıt’ta doğduğunu söyler. Bir başka görüş ise onun Hakkari’nin Xanî köyünden olduğuna dairdir. Medrese eğitimi gören Xanî, bu yüzden bir çok yer gezdi, Kürtlerin sözlü hikâyelerinden etkilendi, Kürtlerin kültürel ve sosyal yaşamına şahit oldu. Fransız İhtilal’inden önce bile eserlerinde ‘ulus’ meselesini öne çıkardı. Xanî, sadece bir düşünür olarak kalmadı, düşüncelerini, ütopyasını hayata
geçirmek için çok çabaladı. Denir ki o dönemde bile Xanî, Kürtlerin Osmanlıca ya da Farsça öğrenmesinin yerine Kürtçeyi kullanmaları için Kürtçe eğitim veren bir okul açmıştır. Ehmedê Xanî, Mem û Zîn’in yanı sıra birçok eser üretmiştir. Bunlardan bir tanesi de çocukların Kürtçe öğrenmesini sağlamak için ortaya çıkardığı Kürtçe-Arapça sözlüktür.
Kürtler yazılı kültürü yakın zamana kadar tam da içselleştirmemişlerdi. Bu yüzden sözlü kültür Kürtlerde çok gelişkindi. Ancak bu iki kültürel yapı birbirinden kopuk olmadı. Sözlü kültür ürünleri yazılı kültür ürünlerine bazen ilham kaynağı oldu (tersi de geçerlidir). İşte Ehmedê Xanî’nin büyük eseri Mem û Zîn de kadim bir dengbêj hikâyesi olan Memê Alan’dan yola çıkılarak, örnek alınarak yazılmıştır.
Mem û Zîn bir aşk hikâyesinin yanı sıra Kürtlerin kendini var etmesinin yollarının da arandığı, dillendirildiği bir hikâyedir. Bu mânâda felsefi yönleri de ağır basmaktadır. İktidara yoğun eleştiriler yöneltir ve bu zulümden kurtulmanın yolunun bir olmaktan geçtiğini söyler.
Denir ki; mutlu aşkın yazılı tarihi yoktur. Aslında sözlü tarihi de yoktur. Sözünü ettiğimiz hikâyenin temel önermelerinden bir tanesi de budur. Bir Newroz gününde kılık değiştirip gezintiye çıkan dört gencin değişen ve dönüşen hayatlarını anlatır Xanî.
Zin ve Siti iki kardeştir ve Cizre miri, Mir Zeydin’in kızkardeşleridirler. Newroz gününde erkek kılığına girerler. Tacdin ve Mem ise iki yakın dosttur ve Newroz gününde kadın kılığına girerler ve sokağa çıkarlar. Kılık değiştirme meselesi önemli bir husustur burada. (Bilinir ki Shakespeare daha sonraları bu yöntemi oyunlarında çok denemiştir. Özellikle ‘Huysuz Kız’ oyununda bunu bir komedi malzemesi olarak ele almıştır.) İşte bunların karşılaşmasından sonradır ki sadece gözler ve ten çekimleri bile bir aşkı doğurur. Oracıkta bayıltan, iz süren bir aşk. Mem ve Tacdin bu güzellik karşısında bayılır. Zin ve Siti ise bayılan bu iki gencin parmaklarına yüzüklerini geçirip oradan ayrılırlar. Bir işaret, aşkı bulmak için bırakılan bir izdir bu. Zin ve Siti bu iki delikanlıyı dadılarına anlatırlar. Dadıları hekim kılığına girer (yine kılık değiştirme) ve Mem ile Tacdin’i bulur. Yüzükleri ister. Ancak Tacdin yüzüğü verse de Mem buna yanaşmaz. Bu yüzükle yaşadığını söyler. Bu yüzük onun aşkının, gördüğünün gerçekliğini apaçık ortada tutan temel nesnedir.

İktidar, aşk, hayat
Ancak Mir Zeydin’in yanından ayırmadığı, fesatlığıyla nam salmış bir de yardımcısı vardır. Beko. Kötücül bir karakterdir. İnsanların mutlu olmaması için bütün fesatlıkları dener ve nitekim başarır da. Zeydin onun fesatlığını bilmesine rağmen yanından ayırmaz. İktidar için böyle insanların da gerekli olduğunu düşünür. Kısa zaman sonra Tacdin ve Siti evlenip mutlu olmalarına rağmen, Zin ve Mem kavuşamazlar. Engelleri aşamazlar. Aşkları için canlarını feda etmeye hazır olmalarına rağmen Zeydin iktidarının sarsılmasına izin vermez. Anca
k Mem, iktidara karşı gelir ve aşkı için çabalar. İşte tam da burada Aristo’nun Poetika’da sözünü ettiği ‘hamartia’ yani ‘trajik hata’ söz konusudur. Bu karşı geliş, Mem’i geri dönülmez bir yola sokar. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. Bu aşktan dolayı Mem zindana atılır. Ancak aşkından caymaz. Burada dünyevi aşktan uhrevi aşka geçiş yapılır. Burada bir noktaya daha dikkatin çekilmesi gerekir. Xanî, Mem ve Zin’in aşkını ele alırken daha çok ruha seslenir. Uhrevi olanı önde tutar. Ancak Tacdin ve Siti anlatıldığında muazzam bir erotizmle karşılaşırız. Özellikle gerdek gecesi anlatımı buna örnek olabilir. Bilinir ki özellikle Kürt sözlü hikâyelerinde belden aşağısına inilmez ve Kürtlerin fetişi memelerdir. Methiyeler hep ona ve yüz bölgesine düzülür. Ancak burada Xanî büyük bir tabuyu yıkar ve ikilinin sevişmesini, doğanın çeşitli varlıklarına benzeterek verir. Elbette belden aşağılara da inerek...
Türlü badirelerden, aslında sınavlardan sonra Zeydin bu aşka inanır. Mem ise zindanda ölmeye yatmıştır. Zin’in suretinden bir dünya yaratarak, sadece gözünün ve kalbinin sesine uyarak, kendine yeni bir Zin yaratmıştır. Zin için de durum aynıdır. Zeydin, Zin’i çağırır ve bu aşka inandığını söyler. Zin, zindana gider. Birbirini gören iki aşık fenalaşır. Mem son nefesini ancak Zin’i gördükten sonra verir.
Mem û Zin anlatısındaki her karakter bir anlayışın sembolü olarak görülebilir. Her karakter bu anlayışa göre davranır. Mir Zeydin, iktidardır ve iktidarının sağlam durması için her şeyi yapar. Siti adaleti, Tacdin iradeyi temsil eder. Mem ise halkı ve halkın iktidara karşı duruşunu, Zin özgürlüğü, Beko ise fesatlığı ve iktidarın ayakta durmak için piyonlarına sergiledikleri oyunları temsil eder.
Ehmedê Xanî’nin bu büyük eseri 1695 yılında yazılmıştır. Ondan önce de Kürtçe yazanlar vardı. Örneğin, Melayê Cizîrî, Feqiyê Teyran ve Elî Herîrî. Ancak Xanî, bu manzum eserle birlikte Kürtler için çok önemli bir çıkış yapmış ve bu kadim aşk hikâyesini yazmıştır. Eser bugüne kadar birçok dilde basıldı. Birçok Kürt yayınevi bugün de bu eseri basmaktadır. En son Jan Dost’un bugünün Kürtçesine uyarladığı Mem û Zîn ise dikkate ve okumaya değerdir. Nûbihar Yayınları ise onu Arap harfleriyle bugünlerde yeniden bastı. Diğer yandan çok başarılı olmasa da bu eser 1991 yılında filme de çekildi. 

Okuma önerileri
Ayhan Gewerî’nin Leyl-name adlı anlatısı, geceyi, aşkı, aşkın bıraktığı onarılmaz izleri son derece mistik ve güzel bir Kürtçeyle yazdığı için.... (Nûbihar Yayınları)
Metin Kaygalak’ın şiirlerini Kürtçe okumak için Bira Rûyê Min (Avesta Yayınları)
Berken Bereh’in Şîna Helbestê, Kürtçenin dilsel zenginliğini ve şiirsel tadını almak için (Doz Yayınları)
Şebnem İşigüzel’in Eski Dostum Kertenkele’nin Kürtçesi olan Kevnedostê Min Gumgumok (çeviren; Roni War, Ava Yayınları)

Radikal Gazetesinin Kitap ekinden aktarilmistir

MEM Û ZÎN, EHMED  XANÎ
(Bugünün Kürtçesine uyarlayan Jan Dost) Avesta Yayınları.

MEM Û ZÎN, EHMED  XANÎ
(Bugünün Kürtçesine uyarlayan M.Emin Bozarslan) Hasat Yayınları.

MEM Û ZÎN, EHMED  XANÎ
(Arap Alfabesiyle) Nûbihar Yayınları.