Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

Bilim felsefesi

Bilim felsefesi, kendisine bilimi ve bilimsel bilgiyi konu alan, çok yeni bir felsefedir. Bu felsefe dali, bilimin yapisini, dogasini, bilimsel kuramlarla gerçeklik arasindaki iliskiyi ve bilimde yöntem problemini inceler. Bilim felsefesi, bilgi kuramindan (Epistemoloji) farklidir. Bilgi kurami, bilgiyi genel olarak ele alir, genel olarak bilginin nasil meydana geldigini, kaynaklarinin ve sinirlarinin ne oldugunu arastirir. Bilim felsefesi ise, her türlü bilgiyi ya da genel olarak bilgiyi inceleme konusu yapmaz. Bilim felsefesi yalnizca bilimsel bilgiyi, bilimsel kuram ve bilimsel sistem düzeyine erismis bilgiyi inceler. Ayrica bilim felsefesinin ne oldugunu anlamak için onun bilimsel felsefe olarak nitelenen felsefe türünden farkli oldugunun bilinmesinde yarar vardir.

Bilim felsefesi, felsefeye özgü düsünme ve çözümleme yönteminden yararlanarak, bilimin kavramsal yapi ve isleyisini aydinlatmayi amaçlar. Bilimsel felsefenin amaci ise felsefeye bilimi tutum ve yöntemiyle uyumlu bir nitelik kazandirmak, böylece felsefeyi, verimsiz, sorumsuz saydigi geleneksel ugrasindan kopararak, sorunlarina topluca degil, bilimlerde oldugu gibi parça parça cevaplar arayan ölçülü bir disiplin kimligi vermektir. Bilim felsefesi, bilim alanindaki gelismelerin bir sonucu olarak ortaya çikar. Bu nedenle bilimin tarih içindeki gelisim seyrine bakmakta yarar vardir. 1. Bilimin Tarih içindeki gelisimi Bilimsel çalismalarin baslangiçlari M.Ö 2000 yillarina kadar uzanir. Bu yüzyillarda Misir, Mezopotamya, Hint, Çin medeniyetlerinde bilimsel çalismalara rastlanmistir. M.Ö. 7 yüzyildan itibaren Yunanlilar da bilimsel çalismalar da bulunmustur. Bu dönemde bilim ve felsefe iç içeydi. Bir filozof ayni zamanda bilim adami idi. Ancak ilk defa M.Ö 3. yüzyilda Euclid (Öklit) geometri alaninda yaptigi çalismalarla geometrinin bagimsiz bir bilim dali haline gelmesini saglamistir. Onun ardindan Archimedes (Arsimet, M.Ö. 287-212) Mekanik biliminin kurucusu olmustur. Yunan medeniyetinin çöküsünden sonra Roma Imparatorlugunun Hiristiyanligi kabulü ve bilimin kilisenin tekeline girmesiyle Avrupa'da bir karanlik çag baslamistir. M.S 7. yüzyildan itibaren Islam dünyasinda ise yeni bir bilimsel uyanis ve aydinlanma baslamistir. Islam bilim ve felsefesinin dogusunda Yunan, Iran, Süryani ve Hint eserlerinin Arapça'ya çevrilmesi önemli rol oynamistir. Çeviriler Abbasi halifelerinden Mansur zamaninda baslamis, Harun Resid'in Bagdat'ta kurdugu "Dar'ül Hikme" adli çeviri merkezi sistemli ve örgütlü bir hale gelmistir. Bu çalismalardan sonra önemli bilim adamlari yetismistir.

Harezmi yazdigi eserlerle aritmetik alaninda bir çigir açmis, Cebir biliminin kurucusu olmustur. Ilk defa aritmetikte kullanilan harfler yerine özel gelistirdigi rakamlari kullanmistir. Rakamlarin kullanilmasiyla aritmetik islemlerindeki Roma rakamlari ya da alfabenin kullanilmasinin verdigi hantalliktan kurtulunmustur. El Hesab'ül Cebir ve'l Mukabele adli eserinde de logaritmanin kullanilmasina öncülük etmistir. Beyruni, yaptigi çalismalarinin büyüklügü nedeniyle yasadigi çaga Beyruni çagi adi verilmesine neden olmustur. Beyruni, dünyanin günesin çevresinde dönüyor olabilecegini ifade etmistir. Jeolojik dönemlerin birbirini izledigi görüsünü ortaya atmistir. Son derece basit bir formülle dünyanin çevresini ölçmüstür. Deneysel fizik çalismalari yapmistir. 8 maden 6 sivi madde ve diger degerli taslar olmak üzere 29 maddenin özgül agirligini buluyor. Ibn Sina ise özellikle tip alaninda çalismalariyla büyük gelismeler saglamistir. El Kanun-u Fi't Tib adli kitabi tip alaninda uzun yillar kaynak kitap olmus. Avrupa'da 16. yüzyila kadar üniversitelerde ders kitabi olarak okutulmustur. Bu arada ortaçagda karanlik döneme giren Avrupa'da 15 yüzyildan itibaren Rönesans hareketleri baslamistir. Islam dünyasinin bilim ve felsefe eserleri Latinceye çevrilip okutulmaya baslanmistir. Kopernik, Galilei, Kepler, Newton, Einstein, Planck gibi önemli bilim adamlarinin çalismalariyla bilimsel alanda büyük gelismeler saglanmistir. 2. Bilimin felsefenin konusu olusu Bilimin, özellikle 19. ve 20. yüzyillarda, olaganüstü basari saglamasi, ona olan ilgiyi büyük ölçüde artirmistir. Bu ilgi düsünürleri, neyin bilim oldugunu, neyin bilim olmadigini ayirmaya dolayisiyla bir takim ölçütler aramaya ve bilimi sorgulamaya götürmüstür. Bu da bilimin, felsefenin konusu içerisine alinmasina yol açmistir.Bilim felsefesinin görevi, bilim üstüne düsünmek, yani bilim mantigi yapmaktir.

B.Bilime farkli yaklasimlar

1.Ürün olarak bilim Bu yaklasim, bilimi anlamak, bilim diye ortaya konmus eserleri (ürünleri) ele alir ve onlari tarihsel gelisimi içinde anlamaya çalisir. Bunun yolunu da bilim eserlerini mantik açisindan çözümlemekte görür. Bilimsel önermeleri mantik araciligiyla çözümlemek isteyen yaklasima mantikçi ampirizm ya da neo pozitivizm denir. En önemli temsilcileri Hans Reichenbach ve Rudolf Carnap'tir. Bunlara göre bir önermenin anlamli olabilmesi için ya dogrudan olgusal bir dille ya da sonuçta olgusal bir dilin kisaltilmasi seklinde ifade edilmis olmasi gerekir. Bu yaklasimda anlamlilik ve dogrulanabilirlik iki önemli ölçüttür. Bunlardan, dogrulanabilirlik, bir önermenin dogru olup olmadigi, o önermenin içeriginin olgularla desteklenmesine baglidir.

2. Etkinlik olarak bilim Bu yaklasim, bilimi, bilim adamlari toplulugunun bir etkinligi olarak görür.Bilimin ne oldugunu anlamak için bilim adamlari toplulugunun iç yapisini, inançlarini, içinde yasadiklari toplumdaki arastirma gruplarina bakis tarzlarini, bilim ve toplum arasindaki karsilikli iliskileri vb. incelemek gerektigini ileri sürer. Bu yaklasimin en önemli temsilcileri Thomas Kuhn ve Stephen Toulmin'dir. Kuhn, bilimi anlamaya yönelik çalismasinda çikis noktasi olarak "paradigma" adini verdigi kavrami kullanir. Paradigma, belli bir bilimsel yaklasimin dogayi ya da toplumu sorgulamak ve onlarda bir iliskiler bütünü bulmak için kullandigi açik ya da üstü kapali tüm inançlar, kurallar, degerler, kavramsal ve deneysel araçlardir. Kuhn bilimin su üç dönemden geçtigi savunur.

a) Bilim öncesi dönem

b) Olagan bilim dönemi

c) Bunalimlar

d) Bilimsel devrim

Kuhn'a göre bilim birikimsel bir süreç izlemez, dolayisiyla bilimsel gelisme ya da ilerlemeden degil, ancak bilimsel degismeden söz edilebilir. Ilerleme ve gelisme normal bilim sürecinde yani bir paradigma içerisinde söz konusu olabilir. Fakat bir paradigmanin digerinden daha iyi açikladigini gösterecek ölçütler olmadigi için bir paradigmadan digerine geçis devrimsel bir nitelik tasir.

Toulmin'e göre ise bilimsel kuramlarin basarili ya da basarisiz olmalari bilimlerde yeni kosullarin olusturdugu sorunlari çözme gücü ile ortaya çikar. Bu güçten yoksun olanlar ise zamanla terk edilir. C. Bilim felsefesinde klasik görüs ve elestirisi Bilimde klasik görüsü en iyi temsil eden pozitivizmdir. Benzer islevi bazi farklarla mantikçi ampirizm tarafindan da sürdürülmüstür. Pozitivistlere göre felsefe evren hakkinda bilgi vermekten vazgeçmeli, bilimsel bilgiyi sorgulayan, çözümleyen bir disiplin olmalidir. 1. Bilime klasik görüs açisindan bakis a) Klasik görüs açisindan bilim Bilim, insan bilincinden bagimsiz gerçeklikler hakkinda arastirma yapma etkinligidir. Yöntemi tümevarimdir. Bütün bilimler birbiriyle bagintilidir. Ve tüm bilimler birbirine indirgenebilir. Bilimin yardimiyla daha önce bilinenler kesinlestirilir, bilinmeyenler bilinir duruma getirilir. Bugün bilinmeyen seyler varsa bu bilimin tam gelismemis olmasindandir.

Bilimler gelistikçe bilinmesi gereken tüm seyler bilinebilecektir. Bilim birikimsel süreç izler. Bu süreçte yanlis bilgi terk edilir, dogru bilgi kullanilmaya devam eder. b) Klasik görüste bilimi niteleyen özellikler Bilim olgusaldir. Duyularla algilanabilen bir dünyaya iliskindir. Bilim mantiksaldir. Bilim akil ve mantik ilkelerine dayanir. Akilsal olan bilimsel, bilimsel olan akilsaldir. Bilim genelleyicidir. Bir olay ayni türden bütün olaylar için geçerlidir. Bilim nesneldir. Bireyden bireye degismeyip herkes için aynidir. Bilim elestiricidir. Elestirel bir tutumla konularini ele alir.

2. Bilimsel yöntemin özellikleri Bilimsel yöntem, olgulari betimleme ve açiklama amaciyla izlenen sistemli bilgi edinme yoludur. Bilimsel yöntemde birinci asama betimlemedir. Betimleme asamasinda arastirma konusu olgular ve bu olgular arasi iliskiler saptanir, siniflanir ve kaydedilir. Gözlemle baslar, deneyle devam eder. Açiklama ile betimlenmis olgular, bu olgularin ve birbirleriyle olan iliskilerini yansitan ampirik genellemeler bazi teorik kavramlara basvurularak anlasilir hale getirilir. Hipotez, gözlenen olaylar hakkinda yapilan geçici bir açiklamadir. Kuram, sistemli bir biçimde düzenlenmis, olgulari açiklama aracidir. Bilimsel yasa, bir bilim dalinin alanina giren olgular arasinda sürekli tekrarlanan ve bilim adamlari toplulugu tarafindan dogru kabul edilen iliskilerin neden-sonuç biçiminde dile getirilmesidir.

3. Bilimsel açiklama-öndeyinin özellikleri Açiklama, bilimsel niteligini birtakim genellemelere basvurarak kazanir. Örnegin boslukta tüm cisimler ayni hizda düser. Ön deyi; olgular arasindaki iliskilerden yararlanarak henüz olmamis bir olguyu önceden kestirmedir. Örnegin Thales M.Ö 585 yilinda günes tutulmasi olacagini önceden haber vermistir.

4. Bilimsel kuramin özellikleri Mevcut olgulari açikladigi gibi sonradan olacaklar hakkinda öndeyide bulunmayi saglar.

5. Klasik görüse yapilan elestiriler Bilime gereginden fazla önem verdikleri için elestirilmislerdir. Bazi seyler bilinmiyorsa bu bilimin ilerleyememis olmasindandir. Bilimler ilerledikçe bilinmesi gereken tüm seyler bilinecektir, görüsü yanlistir. Çünkü evren de bilinmesi gereken seyler sinirsizdir. Bunlarin hepsinin bilinmesi imkânsizdir. Tüm bilimlerin tek bilime indirgenebilecegi yanlistir. En güvenilir yöntemin dogrulama yöntemi oldugu yanlistir. Bilime birikimsel bir süreç gözüyle bakmalari elestirilmistir. Bilimin, bilim adamlari toplulugunun özelliklerinden etkilenmez, görüsü yanlistir. D. Bilimin Degeri Bilim dogal ve toplumsal gerçekligin daha iyi anlasilmasini ve belirli ölçüde de olsa denetlenmesini saglar. Bilimin iki önemli islevi vardir:

a) Bilimin teknolojiye uygulanmasina ve yarara yönelik buluslara olanak saglamasi b)Nitelikleri belli bir düsünme yapisi ve akilci bir dünya görüsü olusturmasi.