Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

Yeni bir hevesle iki dilli yaşama

Uzun bir aradan sonra iki dilli bir albümle karşımıza çıktı Servet Kocakaya. Albümü Gülten kaya ile birlikte hazırladı. Eserin ismini “İki Dil Bir Bavul” filminden esinlenerek “İki Dil Bir Heves” koydu. İki Cd’den oluşan çalışmanın ilk Cd’si Türkçe ikinci Cd’si ise Kürtçe. Her iki Cd de birbirinden farklı eserlerden oluşuyor. Eserin Türkçe bölümünde yedi türkü var ve bu türkülerin hepsinin söz ve müziği sanatçıya ait. Albümün ikinci Cd’sinde ise Kocakaya, anadili olan Kürtçe şarkıları seslendiriyor. Kocakaya, bu bölümde Kürt geleneksel ezgilerine ve kendi bestelerine de yer veriyor. Albüme ilişkin konuştuğumuz Servet Kocakaya, içinde hep anadiliyle şarkı söyleme isteği olduğunu belirterek çok eksikleri olmasına rağmen ‘iki dilli’ albümü özellikle çıkarmak istediğini kaydediyor. Kocakaya, dillerin aynı anda aynı denklikte olabileceğini de söylüyor ve ekliyor: “Dünyada sadece sizin gördükleriniz, sizin bildikleriniz yok, aynı şeyleri gören diğerleri de var. Ve onlar onu görürken başka bir dili konuşuyorlar” diyor.


Sevenleriniz sizi uzun bir aradan sonra iki dilli bir albümle karşısında buldu. Öncelikle iki dilli albüm fikri nasıl ortaya çıktı?

- Benim şarkı üretme pozisyonunda Türkçe’nin çok daha etkili olduğu söyleyebilirim. Ama içimde hep anadilimle şarkı söyleme arzusu ve coşkusu vardı. Buna dair ne yapabilirme ilişkin sürekli düşünüyordum. Kürtçe’yi çok iyi bilmeme rağmen potansiyelimi görmeye çalıştım. Çok eksiklerim olmasına rağmen iki dilli bir albüm olmasını özellikle istedim. Türkçe’ye hakim olan bir Kürt olmak ve yıllardır sürdürülen asimilasyona karşı anadilimde bir albüm çıkarmak ötelenemeyecek bir tavır oldu benim için. İki dilli bir albüm yaparak hem Türklere hem Kürtlere diller birarda olabilir mesajı verdim. Türklere, diller birarada olabilir; Kürtlere de bakın benim eksikliğim var, sizde görün, eleştirin, sorun sonra bir yerlerden başlayıp kendi dilinizle eserler vermeye bakın mesajı vermek istedim. Belki bu albümde Kürtler ve Türkler aynı şeyi hissetmeyecektir ama benim anlatmak istediğim şey halkları var eden dilleridir, kültürleridir. Kendi dilleriyle kendilerini kimliklendiren iki halkın birarada olabileceğini ütopik olarak heves ettim. O yüzden iki dil birarada.

Neden iki dil bir heves ismi?

- İki dil bir bavul filminden yola çıktık. Bu film beni çok etkiledi. Yorumsuz, tarafsız, objektif bir gözlemle Bölge’ye giden o öğretmenin çaresizliğini çok insanın anlaması gereken bir psikoloji olduğunu düşündüm. Öğretmen çocuklara anadilleri dışında farklı bir dili öğretmeye çalışırken öğretmenin yaşadığı trajediyi anlamlandırmak gerekiyordu. O çocuklar kendi topraklarında tabiatını yaşarken böyle bir sistemin tabiatlarına müdahale etmesini gerçekten vicdanlarda hissetmek gerekiyor. Bu önemli bir şeydi. Bunu kimler anlayabildi ve hissedebildi. O filmin yeterince tartışılmadığını düşündüm. Filmi bir daha konuşturmak için bu ismi Gülten Kaya ile beraber düşündük.

Bugünlerde kardeşlikten söz ediliyor ama bir tarafın sürekli ezildiği eşit olmayan bir kardeşlik. Siz bu albümünüzde iki dile de denk bir şekilde yer vererek bu eşitsizliğe önemli bir karşı duruş sergilemişsiniz

- Bu albümle beraber neden bu kadar Kürtçe diye tepkiler de aldım. Evet, sizin bahsettiğiniz bu anlayışı yıkmak istiyorum. Dillerin aynı anda aynı denklikte olabileceğini göstermek istedim. Bu dönemde sadece bu mesajı vermek istiyorum. Dünyada sadece sizin gördükleriniz, sizin bildikleriniz yok aynı şeyleri gören diğerleri de var. Ve onlar onu görürken başka bir dili konuşuyorlar. Bunu biraz anlatmak istedim. Bunlar bildiğim diller yaşadığım, keyiflendiğim, hüzünlendiğim beni hayatta tutan, kimliğimi oluşturan diller. Neden biri diğerine üstün kılınıyor. Ben Kürd’üm ve anadilim Kürtçe. Normal olan her iki dilinde eşitçe kullanılması.

Anadili Kürtçe olan ama bir takım korkulardan dolayı Türkçe söyleyen sanatçılar da var. Bu anlamıyla albümün diğer sanatçıların önünü açıcı bir misyonu olur mu?

- Olmasını arzu ediyorum. Bu kadar kitleleri etkileyecek bir popülaritemin olduğunu düşünmüyorum ama gizliden gizliye birilerini teşvik etmesini isterim. Ben hep şunu söyledim bu ülkede kardeşlik dedik barış dedik. Bir şeyleri normalize etmek adına bilerek bazı cümleleri sarf ediyorum. Barış diyorum ama hangi barış bundan da bahsederek bunları söylüyoruz. Yani barışın içinde barış koşullarını yaratma ve savaştıran şeylerin ortadan kaldırılması olmalı. Barış halkları birarada aynı denklikte onurlu yaşatacaksa var olmalı. Albümle sorunun çözülebileceğini yönelik iyi niyet adımı atıyorum. Umarım diğer çalışmaların önünü açıcı bir misyon sağlar.

Ahmet Kaya ‘Kürtçe bir şarkı yapacağım bunu yayınlayacak cesur prodüktörlerde var’ diyerek çıkış yapmıştı. Albümünüzün Ahmet Kaya’nın kurduğu Gam müzikten çıkmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Albümün Gam müzikten çıkması tesadüf. Yani Ahmet Kaya’nın bu söylemine denk düşmesi için yaptığım bir şey değil. Gam müzikte oluşumun bir nedeni bu albüme verilen emeğin yerini bulması. Aynı zamanda Gam müzik çalışmanın yapımcılığını üstlenme rahatlığını da sağladı bu da benim için çok önemli bir şeydi. Ama eseri o sürecin o öykünün devamı olarak gören ve hisseden herkese de minnettarlığımı sunarım.

Peki siz bu sürecin devamı olarak görüyor musun?

- Bu proje ihtiyacını hissettiğim bir projeydi. Çalışmaya başlarken tabi sırtımızı tarihsel gelişmelere de dayıyoruz. Kaya’nın çıkışı da sürecin önemli parçasıdır. Kürtçe şarkılar üreten Kürtçe müzik yapan bir Kürd’ün böyle bir meselenin altını çizerek bedel ödeyeceğini bildiği halde tavır göstermesi kolay değil. Bu anlamda evet o süreçle benzeştiğini söyleyebiliriz. ama süreç artık bana Ahmet Kaya kadar bedel ödetmeyecek onu da biliyorum. Bugüne gelene kadar önemli kazanımlar elde ettik. Böyle bayrağı aldım yürüdüm gidiyorum Ahmet Kaya’nın bütün enerjisi üzerinden yürüyeceğim de demiyorum.

Çalışmalarızda ölüm, savaş ve hüzün ile birlikte umut ve sevda da var. İki Dil Bir Heves’te de sanırım o temalar iç içe geçmiş

- Sanatın işlediği ana başlıkları kategorize ettiğimizde çok farklılıklar bulamazsınız. Ama önemli olan sanatçının ana başlıkları işlerken hangi perspektifle ele aldığı. Sanatçılar bu anlamda konuları ele alış tarzıyla kimliklerini ve duruşlarını da belirlemiş olurlar. Sevdayı, barışı, ölümü de işlerken çevremden imgeleri kullanırım. Doğduğum topraklardan, göçtüğüm topraklara, çevremden, ailemden ve arkadaşlarımı da içine alan bu ülkedeki bütün imgeleri ama güncel imgeleri mutlaka kullanıyorum. Bu ‘Keke’den beri böyledir. Keke babamdır. Dokunabildiğim temas ettiğim her şey benim şarkılarımın imgesidir. Biraz da genç kuşaklar bu şarkıları dinleyip altını deştiklerinde neler yaşadıklarımızı görüp anlamaları için güncel konulara dokunuyoruz. Ozan biraz öyle olmalıdır.

 

Savaş kimlik sormuyor

Güncelliğe değinen iki önemli şarkınız var. Biri Ceylan Önkol’u diğeri de küçük Delal Mira üzerinden Hrant’ı anlattığınız şarkı. Bu şarkıları hangi duygular içinde yazdınız?

- Ceylan’ın ölümünü havan topundan tutun da annesinin parçalarını toplayışına kadar olan tüm detayları bütün kamuoyu gördü. Savaş belli bir aşamadan sonra bir kimlik sormayacaktır. Ceylan’la bunu anlatmak istedim. Savaş adres sormaz deyişinin başka bir versiyonudur ona yazdığımız şarkı. Baba ve kız çocuğunun ilişkisini özel buluyorum. Delal bir emanettir. Hâlâ bir imgedir. Sistem bize sadece o tetiği çeken parmakları göstermiştir. Tetiği çeken zihniyet hâlâ  deşifre olmadı. Hrant ezilmişlerin ötekileştirilmişlerin, faili meçhullere kurban gidenleri, farklı kimlikleri ve dünya barışını temsil eder. Şarkı, babası Dersimli annesi Laz olan bir kız çocuğu olan Delal Mira’nın Hrant’ın kızı Delal’e söylediği “Hepimiz Hrant’ız” sözünden yola çıkarak oluştu. Şarkıyla Delal ile Delal Mirayı kardeş kıldım. Çünkü bu coğrafyada Kürt, Laz ve Ermeni halklarının ortak bir kaderi ve hikayesi var.

Yıllardır farklı kimlikler tekçi zihniyetle yok edilmeye çalışıldı. Bu çerçevede albüm doğallığıyla politik bir duruşa sahip. Çalışmanız, bugüne kadar yürütülen asimilasyon sürecinin ve Kürt Özgürlük Hareketi’nin çok dilli pratiğinin neresinde duruyor

- Kimlikleri inançları ve özgürlükleri baskılayarak tek tip bir insan yaratmaya tabii ki ben de bu albümle darbe vurmak istedim. Albümün adı “İki Dil Bir Heves” ama gönül isterdi ki çok dilli olsun. Keşke statükonun ret ettiği bütün kültürleri albümde temsil etseydik. Çalışmanın mantığı aslında çok dilliliğe yönelik bir destek olarak da algılanabilir. Albümle olaylara yanlış bakan ve kendini haklı hisseden insanlara bir şeyler söylemek istiyorum. Çünkü onları da anlamak istiyorum. Empati yapmaktan falan bahsetmiyorum. Onları da birer mağdur olarak görüyorum. Umarım albüm kendini Türklüğü ve sünniliğiyle haklı gören insanların kafalarında var olan bu hastalıklı haklılıktan kurtararak bir şeyleri normalize etmeye katkı sunar.

 

Önder Elaldı....Özgür Gündem Gazetesi