Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

Dersim Festivali Kapital Festivale karşı

DERSİM - Sineması olmayan bir kentte, tamamen gönüllülerin bir araya gelmesiyle organize edilen Dersim İnsan Hakları Film Festivali, sadece isim bazında değil, birçok yönüyle ilk olma özelliğini ortaya koydu. Festivalin organze ruhu ve program akışı ise dev bütçelerle organize edilen kapital festival algısını Dersim’de işlevsiz hale getiriyor.

Dersimli bir grup sinema emekçisinin fikri ve emeğiyle ilk adımları atılan, daha sonra belediye ve valiliğin de desteğiyle dev bütçeli festivalleri kıskandıran bir organizasyona dönüşen Dersim İnsan Hakları Film Festivali, minik kırmızı halısı, olağanüstü misafir ağırlaması, kısmi arızalı sinema aleti ve kolektif profesyonelliğiyle devam ediyor.

Dersim’de, BDP’li belediye, Valilik ve SODES’i biraraya getirmeyi başaran festival emekçileri, tam anlamıyla ortaklaşma, emek, gönül ağı ve gönül bağıyla bir organizasyon gerçekleştiriyor. Gerek film seçkisi, gerek festival başlıkları ve gerekse köklü bir festivalde aranacak tüm özellikleriyle kente kısa bir süreliğine helikopter sesi yerine sinema çarkının sesini dinletmeyi hedefleyen festival, önemli mesajlarıyla da dikkat çekiyor.

Havaalanı bulunmadığı için konuklarını Erzincan yada Elazığ’a kadar hava yoluyla getirtebilen, oradan da belediye araçlarıyla Dersim’e taşıyan festival komitesi, mobilize ettiği öğrenciler, partilerin genç çalışanları, kentin emekçileriyle de dünya devrim sinemasına sağlam bir platform hazırlıyor şimdiden.

İLK AKTARIM KEMAL ABİ’DEN

Festival katılımcıları, film ekipleri ve yönetmenlerin bir başka kentten taşınması dolayısıyla aslında ironik bir şekilde Dersim’in mağdur ve mağrur coğrafyasında da bir yolculuk yaşatılıyor. Gerek Pülümür gerekse de Pertek tarafından gelen yolcular, coğrafyanın harikuladeleğinin yanısıra, festivalin en büyük emekçilerinden, taşıma koordinatörü, festivalin Kemal abisinden de tarihi ve siyasi koordinatları alma şansı yaşıyor konuklar. Ardından kentin yeni otelinde konukları bir kırmızı minik halı karşılıyor kapıda. Ardından ise kentin ileri gelenleri, siyasileri, yaşlıları, kadınları ve divaneleri…

Çoğunluk, Press, Saklı Hayatlar, Meş, Kayıp Özgürlük, gibi filmlerin hem kadrolarını hem yönetmenlerini de kente getiren festival, çok sayıda belgesel ve çocuk filmleriyle de sinemanın diğer alanlarını seyirciye açıyor. Aynı zamanda sinema söyleşileri, sinema atölyeleri ve seçim yoğunluğuyla birlikte Dersim’de tatlı bir telaş yaşanıyor.

Festivalde temaya uygun olarak seçilen filmlerle birlikte, hazırlanan broşürlerde ise Ermenice, Kürtçe'nin Zazaca, Kürmanci lehçeleri ve Türkçe’ye yer verilmesi dikkat çekiyor. Türkiye’deki dev bütçeli Alton Koza, Altın Portakal, İKSV ve türevleri olan fesitvallerle kıyaslanamayacak kadar küçük bir bütçe ve farklarıyla süren festivalin tüm çalışanları gönüllülerden oluşuyor. 

Üniversite öğrencilerinin festivalin her uğraşısına koşuşturması, Dersimli sanatçılardan, Belgin Cengiz, Metin Kahraman, Kazım Öz gibi isimlerin ise konuklarla sıkı şekilde ilgileniyor olması, belediye başkanı Edibe Şahin’in misafirperverliği, Bağımsız Milletvekili Adayı Ferhat Tunç’un festival ilgisi, genç yaşlı Dersimli herkesin ev sahipliği hoşgörüsü derken, katılımcı ve konukların neredeyse tamamının ağzından, ‘burada mı kalsak acaba’ cümlesini duymakla noktalanıyor durum.

Organizasyonun ruhuna uygun şekilde yarışma bölümlerinin olmaması alışılmış festival algısını yerle bir ederken, gösterimlerin ise sonderece elverişsiz koşullarda, kısmi arızalı makinelerle yapılmasına rağmen, gerek yönetmenlerin, gerekse izleyicilerin, ortadaki çaba ve emek karşısındaki hoşgörü tavrı ise görülmeye değer bir durum yaratıyor. 

Her gün bir film, iki film iki belgeselin gösterildiği festivalin en önemli özelliklerinden biri ise, isteyen herkese, üstelik ücretsiz şekilde açık olması. 

İlk olmasından kaynaklı her yanından insancıl bir amatörlüğün ve insan sıcaklığının tadılabildiği, ama kimsenin asla buruk ayrılmayacağı kent ve ilk film festivali, bildik festival şatafatından uzak, topraktan ve insandan kurgusuyla, üstelik Cannes’le aynı tarihlere denk gelmesiyle hem ironik, hem de kıskandıracak yığınla özelliğiyle Kürdistan’da önemli bir işlev üstlenmeye başlamış durumda.

ANF