AŞK, SEVGİ VE EVLİLİK ÜZERİNE-Hülya Yer
Aşk,Sevgi ve Evlilik ilişkisi bağlamında,insan ilişkilerini irdelediğimizde karşımıza kaçınılmaz olarak politik bir tartışmanın çıktığını anlıyoruz. Bunun doğal olduğu konusunda bir çok insan hemfikir;çünkü sistemler insanı etkiler,insanda ilişkisini… insan ve ideolojilerin birbirini doğrudan etkilediği bir dünyada yaşadığımıza göre Aşk, Sevgi ve Evlilik gibi insanın doğrudan yansıması olan ilişkiler de kaçınılmaz olarak sistemlerin ağır etkisinde ve kültürel bir etkileşim olarak karşımıza çıkıyor. Günümüz dünyasının en çok ağızlarda sakız edilen AŞK konusu tarihin en rezil,en içeriksiz dönemini yaşamaktadır Tarihin hiç bir döneminde AŞK bu denli ayağa düşmemiştir..
Mitolojik hikayelerin atfedildiği bu güzel duygu (o duyguki insanı kuralsızlaştıran,zaaflandıran, tabu tanıttırmayan yeri gelir deli cesaretiyle çılgınlaştıran ..vs.)maalesef anlık aşk’lardan tutalım açık cinayet yaklaşımlarına kadar en yavan ve en tehlikeli tarzlarına günümüzde aşk denilebiliyor.
Örnegin; AŞK UĞRUNA MÜNAVER İSMİNDEKİ BİR GENÇ KIZ LİME LİME DOĞRANABİLİYOR..
Kapitalist sistemin yaşam anlayışını bundan daha iyi sergileyen ilişki düşünülemez. Dönemimizin aşkları hakim sistemin,insan ve topluma dayattığı zihniyetin en kutsal alanda bile ne hallere düştüğü açık itirafıdır.Yine günümüzde sözüm ona moderniteyi yansıtan EVLİLİK SÖZLEŞMELERİ ‘de ikili arasındaki güveni yok sayan , temelini maddiyatta alan ve ikili arasında kim daha fakir ise bu kişinin fakir veya mülksüzlüğünü psikolojik utanç olarak ortaya koymaktadır.
Bu konu uzmanlık gerektiren bir konu olduğu kesin ben yinede kendimce bir kaç noktada irdelemek istiyorum.
- Modern toplumlarda bireyin konumuna bağlı olarak aşk,sevgi ve evlilik bir niteliğe bürünüyor.Bireyin aşırı var olduğu batı toplumlarında aile kavramının bir değişim gösterdiği doğrudur.Birey ile toplum ,toplum ile aile ,aile ile aşk –sevgi birbirini doğuranve kaçınılmaz bir biçimde belirleyen süreçler değildir.Yani geleneksel bir dayatma yada ihtiyaç olarak karşımıza çıkmıyor.
Aşk,aşırı tüketim yaşantısından ötürü bir tür erezyonda geçiyor.Aşk kısa birliktelikler yada kısa ilişkiler üzerinde yitip gidiyor ve çok nadiren yaşanıyor.Evlilikde benzer bir süreci yaşıyor.Bireyci toplum özünde kendini bütün değerlerin önüne koyuyor ve aile kavramının sorumluluğuna yanaşmıyor.
2-Gelişmekte olan modernleşme sürecini tamamlıyamamış toplumlarda ise ciddi bir çarpıklık söz konusudur. Türkiye toplumun baktığımızda ne tam batılı nede doğulu bir toplumdur. Modernleşme sürecini yaşamaya çalışan ama öz dinamiklerden yoksun ,hem ekonomik hemde kültürel olarak kendi ayakları üzerinde durmaktan uzak olduğu gerçeği doğrudan sosyal hayata yansımakta ve bir şekilde zorlamaktadır.Türkiye toplumunda aşkve evlilik ilişkisi irdelendiğinde ,batıda örneklerini gördüğümüz ilişkilerden daha değişken bir seyirde yaşamaktadır.
Örnekler; Çok kültürlü yapısının inkar ve imha üzerine inşa edilmesinde kaynaklı olarak önyargılar,birbirini sevmeme,güvensizlik ve düşman görme duyguları bir çok ilişkinin bitme veya başlamadan tükenme nedenidir.Bu politik sistemin doğrudan aile ve cinsler arasındaki ilişkilerine yansımasıdır.Bir başka acıdan da,batıyı taklit eden ama batılılaşmamış toplum gerçekliği olarak ciddi bir çarpıklık yaşanmaktadır.Çarpık modernleşme sorunu yaşayan toplumun özgürlük algılamasıda son derece çarpıktır.Köleliğin karşılığı özgürlüktür ama özgürlüğün karşılığı nedir o tartışma konusudur.Kadın için özgürlüğün algılanma sorunu,erkek için özgürlüğün kapsamı!! Bunlar son derece önemli ve uzmanlık alanlarını gerektirecek kadarda gerçektir..
3- KÜRT toplumu açısında aşk,sevgi ve evlilik irdelendiğinde bütün benzerlerinden farklı farklı olarak, ne olduğu,nerde beslendiği belli olmayan bir NAMUS CANAVARI çıkmakta karşımıza .Bu namus canavarı Kürtlerin tarihınden,kültürlerinden ve sosyal dokularından beslenmediği halde gündelik hayatın kan kusturan en belalı canavarıdır.Özgüvende yoksun ,cahil,kendini bir şey zanneden ama özünde hiçbirşey olmayan erkeğin bencil ve güdülerine düşkün duygularında besleniyor ve bu gün neredeyse kürt kültür olarak algılanıyor,adına namus denilen illet..Namus kavramı ile aşk ,sevgi ve evlilik ilişkisi dolaylı olmadığı ve birbirlerinin varlık gerekçeleri olduğu biliniyor..
4-Kürt toplumu açısında aşk,sevgi ve evlilik ilişkisi bir başka acıdada irdelenmeye değerKürtlerin ,özellikle de KÜRT KADINININ son otuz yıllık mücadele tarihi,Kürt toplumunu ciddi süreç ve kavramlarla ilişkilendirmiştir.Modernizmi son otuz yıllık süreçte algılayan ,tanıyan ama aynımodernizmin teorik ve toplumsal gerçekliğini eleştiren Kürt kadınının fikir,düşünce ve kimi somut örgütlenme modelleri ileri düzey bir niteliğe sahiptir.Bir yanda modernizmi ve tüketimtoplumunu,bir yanda feodal geri yapıyı ,diğer yanda bireyi toplumsuz ,toplumu bireysiz kılan sistemlere ciddi eleştiriler yapan Kürt kadınının alternatif düşünce ve bakış açısı son derece umut vericidir.Bunun yanı sıra pratik olarak yaşanan gerçeklik bir çok açıda Türk toplumunun yaşadıklarının bir diğer yansıma biçimidir.Bazı açılarda benzer,bazı açılarda ise daha geri bir modern çarpıklık yansımaktadır. .Özellikle de Türkiyenin büyük metropollerde yaşamakta olan Kürtlerin aşk,sevgi ve evlik ilişkileri Türk toplumunda yaşananların bir taklit biçimi olarak karşımıza çıkmaktadır
SONUÇ OLARAK; Beşbin yıllık eril erkek zihniyeti kırılmadıkça, sahip kölelik zihniyetinde kurtulmadıkça , kadının özgür, cinsiyetci ekolojik ve eşitlikçi paradigma ekseninde şekillenmedikçe yine kadın tapınaktaki köle statüsünde (günümüz evliliklerinin bir çoğunu böyle ifade edebiliriz) kurtulmadıkça, özgür anlamlı duygu yüklü ve saygınlık içeren ne aşklar nede sevgiler yaşanmıyacaktır..Yine kadın ise tüm beden ruh ve düşüncesiyle köleleştirilmeye karşı çıkmadan özgür ve mutlu aşkı, sevgiyi yaşayamıyacak..
AŞK ZORDUR VE HER İNSANIN YAŞAMAK İSTEDİĞİ BİR ZORDUR..:))BU ZORU ANLAMLI YAŞAMK İSTİYORSAK ONU HERGÜN DAHADA BÜYÜTEREK DAHADA ZENGİNLİŞTİREREK YAŞAMAK ANLAM KATACAKTIR.OZAMAN ANLAMI AŞKI ANLAMLI SEVGİYİ YAŞAMAK İÇİN TEMELLERİNİN SAĞLAM OLMASI GEREKİR TOPLUMUN MUTLU OLMASI GEREKİRKİ AŞKI YAŞAYANDA MUTLU OLSUNNN..