Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

Karakoçan'da toplu mezar

Yönetmen Garip Çelik, PKK gerillası abisi Yıldırım Çelik’in Elazığ’ın Karakoçan İlçesi’ne bağlı Yolçatı Köyü’ne yakın bir mevkide bulunan toplu mezara gömüldüğünü söyledi. Çelik, toplu mezarın açılmasını, abisinin kemiklerinin verilmesini ve bu insanlık suçunu işleyen belediye yetkililerinin cezalandırılmasını istedi
Bölgeden gelen toplu mezar haberlerine her geçen gün bir yenisi daha ekleniyor. ANF’ye konuşan Kürt yönetmen Garip Çelik 1993 yaz aylarında pusuya düşürülen abisi Cudi kod adlı Yıldırım Çelik’in, farklı çatışmalarda öldürülen 3 gerillayla birlikte, Karakoçan’a bağlı Yolçatı Köyü’ne yakın bir mevkide toplu mezara gömüldüğü bilgisini aldıklarını söyledi. Abisinin yaşamını yitirmesini ailece ikamet ettikleri Muş’un Varto İlçesi’ne bağlı Alangöz köyüne gelen bir gerilladan öğrendiklerini belirten Yönetmen Çelik, şunları anlattı:
“Babam, abimin cenazesini istemek için gittiği Karakoçan Jandarması’nda feci şekilde darp edildi. Babam daha sonra olayla ilgili olarak Karakoçan dağlarında köylülerden bilgi aldı. Köylülerden edindiği bilgilere göre abim DYP’li Abdülselam Çiçek’in belediye başkanlığı döneminde Karakoçan Belediyesi tarafından Yolçatı mevkiinde açılan bir toplu mezara gömülmüş.”

İHD İstanbul Şubesi’ne başvurmaya hazırlanan Yönetmen Çelik, 18 yıl boyunca bu acıyı ailece yüreklerinde taşıdıklarını, ama artık abisinin kemiklerinin bulunduğu toplu mezarın yerinin kendilerine gösterilmesini, bu insanlık suçunu işleyen belediye yetkilerinin de cezalandırılmasını istedi.

Çelik, 1990’lı yıllarda ailece devletten gördükleri baskı ve şiddeti de anlattı. Abisi Yıldırım Çelik’in Alangöz Köyü’nde doğduğunu ifade eden Çelik, köylerinin 1990’lı yıllarda devletin yoğun baskısına maruz kaldığını, sürekli özel harekatçılar ve askerler tarafından kuşatılıp ‘ya koruculuğu kabul edersiniz, ya da köyü terk edersiniz’ tehditiyle karşı karşıya kaldığını söyledi. Ailesinin ve köy sakinlerinin hiçbir zaman bu tehditlere boyun eğmediğini dile getiren Garip Çelik, yaşadıklarını şöyle anlattı:

“Sabahları gelip hepimizi köyün ortasında diziyorlardı. ‘Siz terörist besliyorsunuz’ diyerek, darp etmedikleri bir tek kişi kalmamıştı. Benim ailem halka bu dayatmalara karşı gelmek yönünde cesaret verdiği için baskıların en yoğunu yaşıyordu. Özel harekat timleri şafak vakti geliyorlar, bizim evi basarak, ‘PKK’lileri nerede saklıyorsunuz’ diye keyfi aramalar yapıyorlardı. Haftada 3 kez bu şekilde evimiz basılıyor, hepimizi uyandırıp saatlerce bekletiyorlardı. Ben o dönem 8 yaşındaydım, abim Yıldırım ise 20 yaşlarındaydı. Köy gençlerinin hemen hemen hepsi işkenceye alınıp, Diyarbakır Cezaevi’ne atılıyordu. Benim iki abim de bu şekilde tutuklanmıştı. Yıldırım’ın tutuklanmaması için babam ve annem sürekli ona Bursa’da yaşayan büyük abimin yanına gitmesi için yalvarıyorlardı. En sonunda gitti.”

“MUHTAR İHBAR ETMİŞ”
Abisinin 3 ay Bursa’da kaldıktan sonra 1992 yılında gerillaya katıldığını belirten Garip Çelik, “Bize bu durumu yanında kaldığı büyük abim haber verdi. Bu kez aileme yönelik baskılar daha da arttı. Askerler evi basıp ‘Çocuklarınız nerede’ diye sormaya başladılar. 1993 senesiydi, abim gideli yaklaşık 1 yıl olmuştu. Ben 10 yaşındaydım. Okuldan döndüm. Ferhat isimli bir gerilla eve geldi. Annem kapıyı açtı. İlk sözü, ‘Heval Cudi şehit düştü’ oldu” dedi. Garip Çelik, şöyle devam etti:

“Gerilla Ferhat’ın bize anlattıklarına göre, abim Elazığ Karakoçan’dan çok özlediği annemi görmek üzere Muş’a doğru biri kadın, 3 gerilla arkadaşıyla gelirken, Karakoçan’ın bir köyünde düğüne davet edilmişler. Düğünde biraz kalıp yola çıkmak üzere kalkarken, muhtar bunları ‘İlla da bugün misafirim olacaksınız’ diyerek, zorla evine götürmüş. Ancak onları ihbar etmiş. Birkaç saat sonra köyün çıkışında pusuya düşürülmüşler. Abim Ferhat diğer 3 arkadaşına kaçmalarını, kendisinin askerleri oyalayacağını söylüyor. Yoldaşları yaralı kurtulurken, abim çatışmada yaşamını yitiriyor.”

OĞLUNU SORAN BABAYA HAKARET VE DARP 

Bu haberi aldıktan sonra babasının hemen ertesi gün Karakoçan Jandarma Komutanlığı’na gittiğini belirten Garip Çelik, “Babam jandarmaya oğlunun şehit düştüğünü, cenazeyi almaya geldiğini söylüyor. Bunun üzerine askerler, ‘Senin oğlun teröristti, bir de gelip bize cenazesini mi soruyorsun i… bir yere gömülmüştür’ diyerek, babamı feci şekilde darp etmişler” dedi. Çelik, şunları anlattı:

“Babam perişan bir halde jandarmadan çıkmış, Allahtan adamı orada öldürmemişler. Orada köy köy dolaşıp bir köyde bir gün misafir edilmiş. Bir köylü ona 4 PKK’li gerillanın Karakoçan Belediyesi tarafından Karakoçan Yolçatı Köyü’ne yakın bir yerde gömüldüğünü anlatmış. Ancak orayı gösteremeyeceğini, başının belaya girmesini istemediğini belirtmiş. Babam perişan bir şekilde eve döndü. Vücudunun her yeri mosmordu. Darp edildikten sonra devlet makamlarına bir daha başvuru yapmadı. Abimin cenazesini alamayacağını anlamıştı, acıyı yüreğimize gömdük.”

Vesikalık fotoğrafı dışında abisinden hiçbir hatıra kalmadığını belirten Çelik, “Sürekli bizim evimiz basıldığı için abimin fotoğraflarına el konulmaması amacıyla annem hepsini evin bahçesine gömdü. Onlar da zamanla toprağın altında çürüdü. Tek bir vesikalık fotoğrafından başka elimizde bir şey kalmadı” diye konuştu.